8 Haziran 2020 Pazartesi

Taşınıyorum..

Yılı neredeyse yarıladık ve bu yazımda size yeni yıl hedeflerimden biri olan ve artık olgunluk aşamasına gelen Yeni Blog planımdan bahsedeceğim.

2011 yılında Blogger üzerinden açtığım bloğuma son olarak 2016 yılında eklediğim yazıdan sonra neredeyse 3,5 yıl geçti ve bu süre zarfında bloğuma herhangi bir katkı sağlayamadım. Bu süreçte hem profesyonel hayatımda hem de özel hayatımda bir çok gelişme oldu, okudum-öğrendim, hata yaptım-tecrübe edindim, düştüm-tekrar kalktım ve gelecek için hep pozitif bakmaya devam ettim.

İnsanoğlu hayalleri ve hedefleri kadar bu dünyada iz bırakır ve yaşadıklarını da beraberinde alarak bu dünyadaki sürecini tamamlar. Bu anlamda ben de diğer tüm canlılar gibi hem varlık nedenimi hem de topluma katkımı sorgulayarak neleri farklı yapabileceğimi düşünüyorum. Elbette sağlayabileceğiniz katkıların bazıları elinizdeki imkanlar ile de doğru orantılı olmak ile birlikte bu doğrultuda konulan niyet-istek-temenni de sizin rotanızı ve en önemlisi de safınızı belirlemektedir.

Sözü uzatmadan konuya gelelim..

İnsanlara ve topluma faydalı olabilmek, gelişimimi tamamlayabilmek, daha çok öğrenmek ve daha çok öğretebilmek için yeni bir Blog açıyorum. Kullanıcı kolaylığı sebebi ile artık Blogger alt yapısını kullanmayacağım. Şu anda bloğun içeriği üzerinde çalışmalar yapıyorum, diğer yandan da blog alt yapı detayları, SEO ve dijital pazarlama gibi konularda video ve kaynak araştırması yapıyorum. Hedefim, dijital mecranın sırlarının en azından bir kısmına hakim olup, yeni bloğumda daha geniş bir kitleye hitap ederek faydalı bir etkileşime vesile olmak.

Şu anda size yazdığım bloğa gelince; bu bloğu ve içeriği yeni hesabıma taşımayacağım ve bu blog hatasıyla sevabıyla benim çıraklık bloğum olarak kalmaya devam edecek. İleride iyi bir bloğa sahip olduğumda, hem geldiğim yeri unutmamak hem de arkadan nesile iyi bir örnek olması açısından mevcut içeriği ile herhangi bir düzeltme yapmadan koruyacağım.

Yeni bloğum ile farklı içeriklerde, düzenli yazılar ile hem tecrübelerimi paylaşacağım hem de öğrenirken öğretmeye çalışacağım. Birşeyi öğrenmenin en iyi yönteminin, onu başkalarına öğretmek olduğuna inanırım ve bu hedef doğrultusunda araştırmalarım ve çalışmalarıma devam edeceğim.

Sonuç olarak artık taşınma vakti ve bilmediğim öğrenmediğim paylaşmadığım herşeye Merhaba diyorum !

Yazımı bir şiir ile bitiriyorum, sağlıcak ile kalın..

Artık demir alma vakti gelmişse limandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan..

Yahya Kemal BEYATLI


Not: Yeni sayfam ve adresi ile ilgili bilgilendirmeyi bu site üzerinden yapacağım.


3 Aralık 2016 Cumartesi

İŞ ARAMA BULMA - MÜLAKATLARDA DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR

Merhabalar

Uzun süredir yazmayı planladığım bir konuda sonunda uygun zamanı bularak bilgisayarımın başına geçebildim. Umam bu yazım da sizler için faydalı olarak aklınızdaki bazı sorulara cevap olacaktır.

Mülakatlar tecrübeli tecrübesiz tüm profesyoneller için önemli kariyer basamaklarından bir tanesi olmak ile birilkte hedefe ulaşabilmek için geçilmesi gereken önemli bir süreçlerden de bir tanesidir. Sektörde çalışmakta olan tecrübeli kişiler geçmiş mülakat tecrübeleri ile kendine özgü taktikler geliştirebilirken yeni mezun ve henüz yolun başında olan arkadaşlar ise katıldığı her mülakat ile kendine özel yöntemler belirleyebilmektedir. Bunun yanında mülakat öncesinde çevresindekilerin tecrübe ve tavsiyeleri dinleyerek ön hazırlık yapabilmektedir. Umarım bu yazı ile mülakat öncesi belirsizliğini bir nebze olsun azaltarak sizlere yardımcı olabilirim.

Akılda kalıcı olması açısından her bir konuyu madde madde yazarak açıklayacağım. Bu yazdıklarımın bir kısmı okuduklarımdan, bir kısmı tecrübelerimden bir kısmı ise çevremdeki kişilerin tecrübelerinden oluşmaktadır.

Şimdiden keyifli bir yazı olması dileğiyle..  

 1) Firmayı çalışmak: Çoğu zaman başvurduğumuz firmalar tarafından mülakata davet ediliriz fakat başvurmadığımız halde kariyer sitelerinden özgeçmişimize ulaşarak mülakata davet edildiğimiz durumlar da olmaktadır. Her koşulda geçerli durum ise mülakata gideceğimiz firmanın öncesinde çalışılmasıdır. Firmanın kuruluşu ve tarihi, ürün portföyü, yatırımları, çalışan sayısı ve üst düzey yöneticilerini çalışmak mülakat sırasında size avantaj sağlayacaktır. Firmayı ne kadar iyi tanırsanız mülakat öncesi beklentilerinizi daha iyi şekillendirerek mülakatta hayal kırıklığınızın önüne geçebilirsiniz. Firmanın internet sitesine girdiğinizde dahi kurumsallığı ve çalışana verdiği değer konusunda az çok bilgi sahibi olabilirsiniz. Bu sebep ile mülakat öncesinde gerek görsel basından, gerekse sosyal medyadan firma ile ilgili araştırma yapmak faydalı olacaktır.

2) IK uzmanını çalışmak: Firma ile ilgili ortalama bir bilgiye sahibiz fakat hepsi bu değil elbette. Mülakat yapacağınız IK uzmanı da bu sürecin önemli adımlarından bir tanesidir. Genel anlamda sizinle mülakat yapacak ilgili pozisyonda çalışanlar insan ilişkilerinde başarılı olduğu için iletişimde sıkıntı yaşamayabilirsiniz. Karşınızdaki ile kuracağınız iletişiminkalitesi ise mülakatın gidişatını yakından etkilemektedir. Karşınızdaki kişinin zevklerini ve hassas olduğu konuları öncesinde çalışabilirseniz sizin için avantaj olacaktır. Nasıl derseniz öncelikli olarak Facebook üzerinden bir araştırma yapabilirsiniz. Profesyonel bir araştırma için ise Linkedin'i kullanabilirsiniz; mezun olduğu okul, üye olduğu kulüpler ve dernekler, önceki iş deneyimleri ve katıldığı eğitimler hepsi sizin için birer ipucu olacaktır.

3) Zihinsel olarak hazırlık yapmak:  Mülakat sürecinin adımları genel anlamda az çok bellidir, bu konuda internette de detaylı bilgi bulabilirsiniz. Mülakat en az 30 dakika en fazla ise yarım güne kadar uzayabilen bir süreçtir ve bu sebep ile öncesinde zihinsel hazırlı çok önemlidir. Peki zihinsel hazırlık nasıl yapılır? Öncelikle mülakata mümkün olduğunca yüksek konsantrasyon ile gitmelisiniz. Zihninizi farklı konular meşgul etmemeli, aksi takdirde görüşme esnasında vereceğiniz cevaplar arasında anlam bütünlüğü olmayacaktr. Bunun için, zihninizde mülakat sürecini baştan sona yaşamanız ön hazırlık anlamında güveninizi arttıracaktır. Farklı senaryolar ile öncesinde mülakatı canlandırmanız eksik olabileceğiniz bazı konuları farketmenize yardımcı olacaktır. Bu başlık altında bahsedilebilecek son konu ise mülakat esnasında nelerden bahsedeceğinizi ve nelerden bahsetmeyeceğinizi de öncesinde çalışmanız gerekiyor. Kendiniz ya da hayatınız ile ilgili vereceğiniz bir bilgi cevaplayamayacağınız sorulara neden olabilecektir.

4) Çok erken gitmek: Mülakatlara vaktinde gidilmesi gerektiğini eminim çoğu kişiden duymuşsunuzdur fakat bu noktada yapılan bir hata da geç kalmamak adına mülakata çok öncesinde gitmek. Geç kalmamak adına mülakat yapacağımız yere çok öncesinde gitmek, lakat yapacak İnsan Kaynakları (bundan sonra IK olarak geçecek) uzmanını bir nevi zaman baskısı altına alabilecek bir durumdur. Diğer yandan erken gittiğiniz yerde uygun bekleme salonu olmayabilir, sizi karşılayacak kişi o esnada farklı bir toplantıda olabilir vs., bu ise mülakat öncesinde iki taraf için de istenmeyen bir durumdur. İdeal olan mülakattan 10-15 dakika öncesi firmaya ulaşılmasıdır. Çok erken gelmemek adına son dakikaya kadar beklenmesi de güvenlik ve danışmada harcanacak süreyi de düşünürsek yeterli olmayabilir. Zamanımızı 15 dakika önce ulaşacak şekilde planlamamız yeterli olacaktır.

5) Geç kalmak: Yukarıda erken gelmeden ziyade zamanında gelmenin öneminden bahsetmiştik, peki ya geç kalırsak? Geç kalma özellikle mülakat öncesinde aday için son derece olumsuz bir izlenim oluşmasına neden olacak bir durumdur. Fakat günümüz şartlarında şehir hayatının karmaşıklığını, insani koşulları, trafik ve diğer ulaşım sorunlarını düşündüğümüzde karşılaşılacilecek durumlardan bir tanesidir geç kalmak. Burada kilit nokta mülakat öncesi geç kaldığımızı farkettiğimiz anda mümkün olduğunca hızlı bir şekilde mülakat yapacağımız IK sorumlusuna uygun bir dille bilgi vermeliyiz. Geç kalacağımız süre içinde en azından karşı taraf da farklı bir konu ile ilgili çalışma yaparak kaybolan zamanı değerlendirebilir.

6) Arabanızın anahtarı: Başlıktan ne anlatacağımı merak etmiş olabilirsiniz. Geçmişte bir IK uzmanı anlatmıştı, hatırladığım kadarı ile ben de size anlatayım. Mülakat için aday ile belirtilen saatte buluşulur ve mülakat öncesinde aday arabasının anahtarını masaya bırakır. O dönemde hatrı sayılır bir araba markasına ait olan anahtar mülakat öncesinde IK uzmanında negatif bir izlenim bırakır. Neden mi? Çünkü böyle bir durum mülakat yapacak kişide adayın beklentilerinin karşılanmasının zor olacağı izlenimini bırakmıştır, bu kadar pahalı bir arabaya binen bir adayı tatmin etmenin zor olacağını düşünmesine neden olmuştur. Bu durumu mülakat yapacağınızın firmanın ölçeği ve imkanları doğrultusunda değerlendirmek gerekmektedir. Bir mülakata gittiğinizi düşünün ki aracınızın temmuz vergisi size teklif edilecek maaş ile aşağı yukarı aynı, bu durumda siz IK uzmanı olsanız ne yaparsınız? Elbette lüks bir araba ile mülakata gitmeyin demiyorum fakat en azından karşı tarafın gözüne sokmayacak şekilde davranmanız uygun olacaktır. 2016 yılı itibari ile bu konular eskisi kadar önemli olmayabilir fakat siz gene de mülakata gösterişten uzak ve şık bir şekilde giderseniz kaybedeceğiniz birşey olmayacaktır. Mülakat öncesinde ya da esnasında ne arabanızın anahtarını ne de son model dokunmatik telefonunuzu çantanızdan çıkarmazsanız bu gibi olası önyargılarla da uğraşmak zorunda kalmazsınız.

 7) Buzlu-Limonlu soda: Mülakatın amacı adayın kendisini tanıtması, karşıdaki uzmanın da aday ile pozisyon arasında bir değerlendirme yapabilmesidir. Diğer tüm durumlar bu sürecin tamamlayacılarıdır. Örneğin ne içersiniz sorusu? IK uzmanı misafirperverliğini göstermek üzere ne içeceğinizi soracaktır, böyle bir soru karşısında talepleriniz ise su, çay ya da kahveden ötesine geçmemeli. Karşısınızdaki kişiyi talepleriniz ile sıkıntıya sokmanız sizin için artı yazmayacaktır. Görüşmenin uzun sürebileceğini de hesaba katarak boğazınızın kurumaması için kolayda olan bir içecek alabilirsiniz. Bu durum sadece içecek için geçerli olmayıp, eğer hasta ise adayın peçete vb. istemesi, form doldurmak için kalem ya da silgi talep etmesi, ya da IK uzmanının cep telefonunu istemesi gibi durumlar için de geçerlidir. Mümkün olduğunca birşey istememeye  çalışın ve kendi kendinize yeteceğinizi bu adımda da olsa gösterin.

8) Sinirlenmek: Sıklıkla uygulanan mülakat metotlarından biridir ve bu oyuna gelirseniz mülakatın olumsuz sonuçlanacağından emin olabilirsiniz. Gerek grup mülakatlarında gerekse bireysel mülakatlarda adaylara yöneltilen sorular ve geribildirimler ile adayın sinirlenme eşik durumu test edilir. Bu konuda iki kez tecrübem olmuştu, birincisi part time satış danışmanı mülakatı için gittiğim Bursa IKEA mağazasında bir grup aday ile aynı anda mülakata girmiştik. Diğeri ise Akhisar Keskinoğlu firması ile yaptığım ve bireysel olarak girdiğim mülakatta karşımda 1 tanesi IK uzmanı olmak üzere toplam 4 yönetici (3 ya da 4 olabilir) ile mülakat yapmıştım. İlkinde bizlere verilen bir soruya cevaplar geliştirmeye çalışıyorduk fakat bu esnada her bir aday diğerinin cevabını çürütmeye çalışıyordu ve gayet gergin bir ortamdı. Diğerinde ise karşımdaki yöneticiler yeni mezun olmama rağmen ne kadar sağlıklı bir kariyer planı yaptığımı test edebilmek için ters köşe sorular sormuştu. Siz de bu gibi durumlar ile karşılaşabilirsiniz. Özellikle yeni mezun arkadaşların dikkat etmesi gereken konulardan biri olup mümkün olduğunca tüm sorulara ve eleştirilere sakin cevaplar vermeye çalışın ve ne olursa olsun mülakat esnasında parlamayın.

9) Yalan Söylemek: Yalan gerek sosyal hayatımızda gerekse hayatımızda bizi başarısızlığı götürecek bir eylemdir. Kısa vadede iyi sonuçlar alsak da uzun vade de yapacağımız her eylemde olumsuz sonuçlar almamız kaçınılmazdır. Mülakatlarda adaydan beklenen en büyük 3 özellikten biri dürüstlük yani yalan söylememektir. Zaman zaman adaylar dikkat çekebilmek ve karşı tarafında aklında kalabilmek adına yalanlar söyleyebilirler fakat yalancının mumunun yatsıya kadar dahi yanmayacağını unutmamalılar. Ne geçmiş tecrübelerinizde yapmadığınız işleri yapmış gibi göstermek ne de adını sadece dergilerde okuduğunuz bir hobiyi özgeçmişinize eklemek size fayda sağlamayacağı gibi IK uzmanının bunu farketmesi durumda geri dönülmez bir yola girdiğinizi ve mülakatınızın olumsuz sonuçlanacağından emin olabilirsiniz. Elbette eksik ve zayıf yönlerimiz olacaktır fakat bu konularda yalan söylemek yerine detaylı bilgi vermekten kaçınmamız daha uygun olacaktır.

10) Sorulara İsteksiz ve Ucu kapalı cevaplar vermek: Mülakatın ana dinamiği karşılıklı iletişimdir ve bu iletişim ne kadar sağlıklı olur ise mülakatın da olumlu devam etme ihtimali o kadar güçlü olacaktır. Bu iletişimin seviyesini iki tarafta mümkün olduğunca yüksek tutmaya çalışmalı. Bu anlamda size sorulan soruları beğenseniz de beğenmesiniz de kibar bir dille cevaplamanız beklenmektedir zira karşınızdaki IK uzmanı sizden alacağı cevaplar ile bazı değerlendirmeler yapmak istemektedir. Size sorulacak sorulara "Evet", "Hayır", "Bilmiyorum" gibi kısa ve kapalı cevaplar vermeniz durumunda iletişimi tıkayacağınızı ve mülakatın çok uzun süremeyeceğinizi söylemek durumundayım. Kısa cevaplar vermemek adına konuyu uzatarak saçmalamak da bir çözüm değil elbette. Mümkün olduğunca karşıdaki kişinin öğrenmek istediğini cevaplayın yeterli olacaktır.

11) Kapanışı güzel yapmak: Eminim hepiniz duymuşsunuzdur, "İnsanlar görünüşleriyle karşılanır, kişilikleri ile uğurlanır" diye meşhur bir söz var. Burada insanların karakterleri ile karşı tarafta bıraktığı izlenime dikkat çekilmektedir. Mülakatınızın sonunda söyleyeceğiniz güzel bir kapanış cümlesi ya da yapacağınız bir espri de karşınızdaki IK uzmanının sizin ile ilgili düşüncelerini tümüyle değiştirebilir. Unutmayın ki siz odadan çıktıktan sonra, IK uzmanı özgeçmişinizin yazılı olduğu A4 kağıda sıcağı sıcağına kısa bir değerlendirme yazısı yazacak. Bu değerlendirme ise mülakat esnasında karşınızdaki kişi üzerinde bıraktığınız etki ile sınırlı olacaktır.

Mülakata girecek herkese şimdiden başarılar dilerim. 

Yaşadığınız tecrübeleri bu yazımın altında paylaşırsanız başkalarının da faydalanmasını sağlayabilirsiniz.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere..
  

25 Nisan 2015 Cumartesi

YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN İKİNCİ EL ARABA TERİMLERİ

Merhabalar

Uzun bir dönemdir özellikle ikinci el piyasasını inceleyen biri olarak okuduğum ilanlarda ve incelediğim araçlarda karşılaştığım bir takım notları sizinle paylaşacağım. İkinci el piyasasının kalıplaşmış bir takım terimlerini de yorumlayabildiğim kadarı ile sizlere aktararak en azından bu süreçte sizlere rehberlik etmesini umuyorum.

Keyifli bir yazı olması dileğiyle.

1) Stepnesi Dahi Kullanılmamış: Sık karşılaşılan terimlerden biridir ve otomobil ilanlarının çoğunun açıklama kısmında bu bilgiye yer verilir ve bununla da yetinilmez, tertemiz el değmemiş stepnenin kocaman bir resmi de ilana eklenir. Anlamı, aracımda bu zamana kadar stepne değiştirmemi gerektirecek bir olay yaşamadım, zaten arabamı da çok temiz kullandığım için diğer 4 tekerlek ile işimi gördüm olarak yorumlanabilir. Stepne kötü durumlar için bir acil yardım ekipmanı olduğu için, sürücünün daha önce böyle bir durum ile karşılaşıp karşılaşmadığının da işaretidir aynı zamanda. Fakat olaya bir de şu açıdan bakmak gerekir ki; lastiklerin ortalama 2 yıl raf 5 yıl sürüş ömrü vardır. Aldığınız ikinci el araçta bulunan ve size sıfır bir lastik imajı veren bir stepnenin kullanım ömrü çoktan bitmiş olabilir çünkü lastiğin hammaddesi kauçuğun da kullanılmasa dahi bir son kullanma tarihi vardır. Bu sebep ile ileride yedek lastiğe ihtiyaç duymanız halinde, sizi büyük bir sürpriz bekliyor olabilir. Stepnenin kullanılıp kullanılmadığından çok, ihtiyaç duyduğunuzda işinize yarayıp yaramayacağı ile ilgilenmeniz daha mantıklı olacaktır.

2) Direksiyonda Leke Yok: Görselliğe önem veren biriyseniz, aracın dış aksamı kadar iç mekanına da önem vermeniz kadar doğal birley yoktur. Çünkü aracın iç kısmı ile daha fazla temas halinde olduğunuz için, satıcılar da bu konunun önemini bilerek gerekli bakım ve temizlikten sonra direksiyon ve göğüslük bölgesinin detaylı resmi konulur. Eğer aracın iç mekanına ait parçalarda üretim hatası yok ise (yanlış hammadde kullanımı, proses hatası vs.) yıpranmamış bir direksiyon ve temiz bir göğüslük araca verilen değeri gösterir. Böyle bir araç ise alıcılar için daha cazip olacaktır. Direksiyon bir aracın kullanımında veirlen değeri göstermesi anlamında dikkat edilmesi gereken bir konudur ve benim gibi düşünüyorsanız, bu tip araçlar sizin artı hanenize yazacaktır.

3) Bayandan/Doktordan Temiz: Bu terim her ne kadar bir miktar ayrıcalık içerse de, amacı aracın çok dikkatli ve temiz kullanıldığını ifade etmektir. Yıllardan bu yana sıkça kullanılan bir terimlerden biridir. Doktorların araçlarını daha az kullandığı için düşük kilometreye sahip olması, bayanların ise araçlarını daha temiz ve dikkatli kullanıldığı daha az yıprandığı varsayımı genel anlamda doğru olsa da bazı istisnalar olabilir. Özellikle bayandan alınacak araçlar sonrasında size sürpriz masraflar çıkarabilir. İstisnalar olmak ile beraber, çoğu bayan araç kullanmayı öğrenme aşamasında ve sonrasında da araçları gaz-fren-debriyaj üçleminde oldukça yorarlar ve devirsiz kullanırlar. Dizel araçlarda ise devirsiz kullanım aracın motor ve turbosuna zarar verebilir. Bu sebep ile bu tip araçları almadan önce ustanıza göstermeniz faydalı olacaktır.
 
4) Yedek Anahtarı Mevcut: Yedek anahtar, araç alımından sonraki dönemde ihtiyaç duyacağınız önemli bir yardımcı eleman olmak ile birlikte teknolojiye ayak uyduran küçük sanayi firmaları dahi bu konuda çözüm bulmak da ve sizi yedek anahtar temin etmek de büyük maliyetlerden kurtarmaktadır. Ortalama 100 TL den başlayan fiyatlarda aracınızın yedek anahtarını elde edebilirsiniz. Fakat bu terimin ısrarla kullanımı maddi değerinden ziyade, aracın kullanıcısının aracına ve ekipmanlarına verdiği önemi göstermektedir. Diğer bir yandan, stepnede olduğu gibi yedek anahtar da aracın bayi çıkışındaki durumu ile mevcut durumu arasında manevi bağlantı kurulmasını sağlayan bir araç ekipmandır ve alıcılarda aracın ilk günki gibi muhafaza edildiği algısı oluşturulmaya çalışılır.

5) Ustanız İle Birlikte Gelin: Satıcının meydan okumasının ifadesidir. Şüpheli, pimpirikli, titiz ve takıntılı alıcı kitlesinin içini bir nebze olsun rahatlatan bir mesajdır. Satıcının aracına çok güvendiği ve ustanız ile gitseniz dahi aracında bir kusur bulamayacağınızı iddia eder. İlk gördüğünüzde size güven veren bir ifade olmak ile birlikte, mesajın altında yatan kendine güven duygusuna aldanmayın ve siz aracı görmek için gene de ustanız ile beraber giderek işinizi riske atmayın.

6) Pazarlık Araç Başındadır: Telefonlardan ve mesajlardan bıkmış satıcılar ilanlarına bu bilgiyi eklerler. Amaç ciddi olmayan ve aracın fiyat seviyesini görmek için arayan alıcı kitlesini uzak tutmaktadır. Pazarlık yapacağını belirtmek ile birlikte, bir adım da sizden görmek istemektedir alıcı ve bu tip satıcıyı telefonda zorlamanın hiçbir anlamı olmayacaktır. Aracı beğendiyseniz gidin ve aracı görerek beğenirseniz araç başında pazarlık yapın.

7) Yakmıyor Kokluyor: Ülkemizdeki yakıt fiyatları sebebi ile kullanıcılar daha tasarruflu ve ekonomik araçlara yönelmektedir. Bu da özellikle dizel ve LPG li araç taleplerinde son dönemde ciddi artış meydana getirmektedir. Çoğu satıcı aracının ne kadar az yaktığını anlatabilmek için bir takım tabirler kullanırlar. Yakmıyor kokluyor, sınıfının en az yakan aracı, ne zaman yakıt aldığımı unutuyorum vs. gibi. Her bir terim aracın ne kadar tasarruflu olduğunu ifade etmek ile birlikte, yakıt konusunda kararınızı vermeden önce aracın fabrika çıkıış verilerini ve forumlardaki kullanıcı yorumlarını okumanızda fayda olacaktır. Baktığınız aracın yol bilgisayarı verileri de size gerekli bilgileri sunacaktır. Dikkat etmeniz gereken aracın şehir içi ve şehir dışı verilerinin farklı olacağını ve bu sebep ile satıcının yol bilgisayarındaki değerleri nasıl bir yolda elde ettiğidir. Çünkü satıcı aracını atmadan önce uzun yoldan gelmiş olabilir bu da o anki yol bilgisayarı değerlerinin düşük olmasını sağlayacaktır. Şehir içi ve şehir dışı kullanımlarının farkı ise 3-4 litreye kadar çıkabilmektedir.  

8) Garaj Arabasıdır: Kim böyle bir araca sahip olmak istemez. Hava koşullarından, olası çiziklerden ve kazalardan muhafaz edilmiş bir araç, her zaman ideal bir araçtır. Müstakil evlerin çoğunlukta olduğu ve işi ya da yaşadığı bölge sebebi ile çok fazla araç kullanmayan satıcıların araç satışında kullandığı bir terimdir ve bunun bedeli size ortalama 1000-3000 TL dir. Çünkü satıcı aracına verdiği değerin karşılığını sizden almak istemektedir çünkü aracına çok iyi bakmıştır ve siz de böyle bir araca sahip olmak istiyorsanız kesenin ağzını açmanız anlamına gelmektedir.

9) Satıp Daha Geniş Bir Araç Alacağım: Dosta gidecek bir araç tabirinin amcaoğludur bu tabir. Satıcı aracını satma nedenini güzel bir şekilde ifade ederek alıcının aklında şüphe oluşmamasını sağlamayı hedeflemektedir. Satma amacını alıcının zihninde geçerli kılmaya çalışarak, aracından genel anlamda memnun olduğunu ve alacak kişinin de memnun kalacağını ifade eder. Genelde temiz ve saf bir ifade olmak ile birlikte, alıcının zihninde pozitif bir izlenim bıraktığı kesindir. 2005 model Citröen C3 ü mü bu ifadenin de olduğu bir ilan açıklaması ile satmıştım. Bu ifadenin size vereceği güveni de göz önünde bulunarak aracı pozitif bir şekilde değerlendirebilirsiniz. Fakat tedbiri elden bırakmamakta fayda var.

10) Sigara Dahi İçilmemiş: Özellikle internetteki ilanlarda çok sık rastlanılan açıklamalardan biridir. Özellikle küçük çocuklu aileler, sigara düşmanları ve titiz alıcılar için etkili bir ifade olmak ile birlikte, satıcılar tarafından istisna edilen konulardan da biridir. Araç satışı yapılmadan önce 20 TL ye alınacak bir küllük ve iç dış detaylı bir temizleme ile araçta sigara içildiğine dair tüm izler ortadan kaldırılmaktadır. Benim de dikkat ettiğim konulardan biridir çünkü çoğu aracın içine dahi oturduğumda yüzüme çarpan keskin sigara kokusu, aracın bende bıraktığı tüm olumlu izlenimi gölgelemektedir. Araçta sigara içilmesi satıcının aracına verdiği önemi ve değeri göstermek ile beraberaraç tercihinde dikkat edilen konulardan biridir.

11) Kazasız: İkinci el piyasasının en hassas konulardan biri aracın hasar kayıdının ve değişeninin olmamasıdır. Bu amaçla da sık sık kazasız ifadesi geçer ilanlarda. Fakat son dönemde bu kelime, eksik ifadeler ile birlikte kullanılmaktadır. Kazasız yazan aracın ilan detaylarına indiğinizde değişen, boyalı, hasarlı parçalarının olduğunu görebilirsiniz. Evet araç bir kazaya karışmamıştır fakat farklı sebepler ile kaporta aksamında çeşitli işlemler yapılmış olabilir. Bunu anlamanın en iyi yolu aracı ekspertize götürmek ve son dönemde hemen herkesin elde edebildiği oto boya kalınlık ölçer cihazları ile aracın boya durumunu kontrol etmektedir. Bu gibi konularda hata yapmamak adına ilanlardaki açıklamaları sonuna kadar okumanızı, 5664 ile hasar tespit raporunu sorgulamanızı ve de son olarak ekspertize götürmizde fayda olacaktır.

12) Hep Aynı İstasyondan: "6 yıldır arabamın yakıtını çevreyolunun sonundaki X akaryakıt istasyonundan alıyorum" şeklinde bir açıklama da görürseniz şaşırmayın. İlanlarda arabanın yürüyen aksanı, iç döşemeler, kaporta vs. her konuda detaylı açıklamalar bulabilirsiniz. Fakat yakıt alınan akaryakıt firmasının satılan aracı değerli kılmada ne gibi bir işlevi olabilir? Aynı istasyondan yakıt alma rutinin kişiye verdiği bir güven söz konusudur ve ileride aracında ortaya çıkabilecek sorunlarda da istasyon aleyhine dava açma hakkınada sahip olabilir. Fakat şu anda herhangi bir akaryakıt istasyonun kanıtlanmış bir üstünlüğü yok rakiplerine göre. Elbette yarı fiyatına yakıt veren marka bilinirliği düşük firmalardan yakıt almak risklidir. Sektörün önde gelen firmaları Shell, BP, Total, Petrol Ofisi, Opet vs. firmalar var ve alınan yakıtın motordaki etkisini ölçmek de bireysel olarak çok zor. Bu sebep ile ikinci el ilanlarında bu detayın olması bilgi açısındna önemli olsa da belirleyici etkenlerden biri değildir.

13) Pazarlık Sünnettir: Arabanızı satıyorsunuz ve doğal olarak ticari bir işlem gerçekleştiriyorsunuz. İslami bakış açısında rızkın 10'da 9'u ticarettedir görüşü hakimdir. Yani her bir ticari eylem bir nevi dini ritüel olarak görülür. Bu sebepten midir bilinmez, çoğu ilanda pazarlık sünnettir açıklaması ile karşılaşabilirsiniz. Tabi bu sebep ile pazarlıksız fiyat yazmak yerine neden yüksek fiyat yazarak pazarlık yapılıyor sorusu aklınıza gelebilir. Pazardan aldığımız sebze ve meyvede dahi pazarlığı bir tür tasarruf arttırıcı tebir olarak gördüğümüz bir toplumda, araç alışverişinde de bu alışkanlıklarımızı devam ettirmemiz normal olarak gözüküyor. Diğer yandan satıcı, yapacağı bir indirimle alıcı ile arasındaki ticari bağı geliştirerek satışı bir an önce kapatmak ister. Piyasanın şu anki şartlarında araç satışı yapacak kişilerin çoğu, araç değerinin üstinde fiyat belirleyerek pazarlık ile bir miktarını alıcıya ikram ediyor. Gördüğünüz ikinci el araç fiyatlarının çoğunda pazarlık söz konusu olduğunu, pazarlığın satıcının ihtiyacına göre belirlendiğini aklınızda tutmanızda fayda var. Burada önemli olan alışveriş tamamlandığında iki tarafın da memnun bir şekilde ayrılmasıdır.


14) Expertiz Raporu: Bu rapor, aracın genel anlamda check-up işlemine girmesidir. Bunun sonucunda da aracın fren performansı, motor verimliliği, kaporta ve gövdedeki hasar durumu vs. hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Çoğu zaman da bu rapora güvenerek aracı almak durumunda kalabilirsiniz. Bu noktada sizlere farklı bir konuyu dile getirmek isterim. Ekspertiz raporu çok şeydir fakat herşey değildir. Aracın ön takımlarında, yürüyeninde, debriyaj takımında, şanzumanında vs. deki tüm problemler bu ekspertiz raporlarından çıkmayabilir. Ekspertiz raporu ile araç alarak sonrasında sanayide 500-600 TL masraf yapmak sizin için sürpriz olmamalı. Elinizdeki ekspertiz raporu ile araç alarak fakat sonrasında farklı problemler ile karşılaşabilirsiniz. Bu sebep ile size önerim, aracın güncel bir ekspertiz raporu olsun (2-3 ay önceki alınan bir raporu dahi yeniletmenizde fayda olacaktır) ve de mümkünse aracı almadan özellikle bozuk bir arazide (Toyota, üretim hattından çıkan araçları kalın halatların üzerinden geçirerek test ediyor)aracı ustanız ile kullanın. Çünkü bozuk zeminde aracın problemli tüm parçaları daha belirgin olur ve araç hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmanızı sğalar.


Otomobil piyasasını takip ettiğim ve aklımda kaldığı kadarı ile bu sektörde geçen bir takıp terimleri ve bu terimlerden neler çıkarabiliriz, nelere dikkat etmeliyiz ve doğru bir kararı nasıl verebiliriz konusunda bilglerimi sizinle paylaşmaya çalıştım.

Umarım hayalinizdeki araca en uygun koşullarda sahip olabilirsiniz.

iyi alışverişler dileğiyle...













23 Nisan 2015 Perşembe

KİTAP YORUMLARI - BEYOĞLU'NUN EN GÜZEL ABİSİ

Son dönemde Ahmet Ümit'in Bir Sis Böler Geceyi, Bab-ı Esrar, Patasana, Kar Kokusu, Kavim, Beyoğlu Rapsodisi, Sis ve Gece kitaplarını okumuştum. Okuduğum son kitabı ise Beyoğlu'nun Engüzel Abisi.
Kitabın ismi, romanının baş karakteri olan Nevzat Başkomiser' den gelmektedir. İstanbul temalı romanlarının vazgeçilmez baş karakteri olan Nevzat Başkomiser, bu kitapta da yardımcıları Ali ve Zeynep komiser ile birlikte ana karakterler. Görev yaptığı Beyoğlu bölgesinde halkın kendisine taktığı Beyoğlu'nun En Güzel Abisi lakabı da bu vesile ile kitaba ismini vermektedir.
Kitabın konusu yılbaşı gecesi işlenen bir cinayet ile birlikte başlamakla beraber, polis-mafya ilişkisi, Tarlabaşı ve Kentsel dönüşüm sorunları, Tarlabaşı bölgeside yaşamış azınlıkler ve 6-7 Eylül olayları ve de Gezi olaylarının işlendiği zengin bir içerik ile devam etmektedir.
Kitabın son sayfalarına doğru katilin bulunması ile birlikte siz de derin bir nefes alırım diyorsanız yanılacaksınız, daha fazla detay vermeyeceğim.
Polisiye kitap olarak özellikle Ahmet Ümit'in kitaplarını okuma nedenim her olayda ve karakterde bu topraklara ait bir tat bırakmasıdır. Ahmet Ümit bu toprakları iyi biliyor ve okuyucusuna da iyi anlatıyor. Yazar, bir dönem Habertürk'te Yaşadığın Şehir adlı program yapmıştı, her bir şehrin kültürel yapısının ele alındığı bir programdı.
Özellikle İstanbul sevgisi bir başkadır yazarın kitaplarında. Her sokağı birlikte gezerseniz romanın içinde. Kitaplarında İstanbul'un AVM'lerinden ya da beton bloklarından bahsetmez yazar. Karakterleri hep eski İstanbul taraflarında ikamet eder; Tarlabaşı, Beyoğlu, Balat, Taksim. Acıktıklarında lüks bir restoranta girmez İstiklal'de ara sokakta bir çorbacıda karınlarını doyururlar; kahvelerini ise gene bu  bölgede eski bir dostlarının kahvehanesinde yudumlarlar.
İstanbul'un eski semtlerinin nakış nakış işlenmesinin ayrı bir tadı var bu kitabında da. Özellikle Tarlabaşı'ndaki kentsel dönüşüme de sık sık değinmektedir yazar ve yaşanacak kentsel dönüşümün yaratacağı manevi yıkım ile okuyucuyu da etkilemektedir. O bölgenin aslının bozularak gökdelenler ve AVM ler ile bozulacak olması, eski İstanbul'un merkezi olan bu bölgenin yok olacak olması ise kitabın sizde bırakacağı tatsız konulardan.

Herşeye rağmen, okunması gereken Ahmet Ümit romanlarından bir tanesi. Umarım yazar, başkomiser Nevzat'ın hikayelerini dinleyebileceğiz yeni kitaplarını en kısa sürede okuyucu ile buluşturur. Bu vesile ile İstanbul daha da bozulmadan, yazarın kitapları ile eski İstanbul'u bir kere daha yaşama şansımız olur.

iyi okumalar dileğiyle...





Taşınıyorum..

Yılı neredeyse yarıladık ve bu yazımda size yeni yıl hedeflerimden biri olan ve artık olgunluk aşamasına gelen Yeni Blog planımdan bahsedece...