14 Temmuz 2011 Perşembe

Ey Oğul!

merhabalar

Her yöneticinin ofiste başucuna asabileceği cinsten bir yöneticilik kılavuzu sunduğuna inandığım aşağıdaki yazıyı sizler ile paylaşmak istedim;

Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana… Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar,uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana… Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..

Ey Oğul!

Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize vaat edilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz.

Oğul!

Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.


İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğügibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir…
Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözü pek) derler.


En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar.. (Bu nasihat Osmanlıyı 600 sene yaşatmıştır.) İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!..


Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı… Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü,zaman yok, süre az!..


Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez.

Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın.

Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın.

Şeyh Edebali
13. Yüzyıl, Söğüt-Bilecik-Türkiye

Hoşçakalın !

Adam Olmak

Çevrende herkes şaşırsa,
Bunu da senden bilse,
Sen aklı başında kalabilirsen eğer,
Herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır,
Hem kendine güvenirsen eğer,
Bekleyebilirsen usanmadan,
Yalanla karşılık vermezsen yalana,
Kendini evliya sanmadan
Kin tutmayabilirsen kin tutana,
Düşlere kapılmadan düş kurabilir,
Yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer,
Ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir,
İkisine de vermeyebilirsen değer,
Söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz,
Kandırabilir diye safları, dert edinmezsen,
Ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz,
Koyulabilirsen işe yeniden,
Döküp ortaya varını yoğunu,
Bir yazı turada yitirsen bile
Yitirdiklerini dolamaksızın dile
Baştan tutabilirsen yolunu
Yüreğine, sinirine dayan diyecek
Direncinden başka bir şeyin kalmasa da,
Herkesin bırakıp gittiği noktada,
Sen dayanabilirsen tek
Herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen,
Unutmayabilirsen halkı, krallarla gezerken
Dost da düşman da incitmezse seni
Ne küçümser ne büyültürsen çevreni
Her saatin her dakikasına
Emeğini katarsan hakçasına
Her şeyi ile dünya önüne serilir
Üstelik oğlum, adam oldun demektir...


-Rudyard Kipling- 


Çeviren: Bülent ECEVİT

KİTAP YORUMLARI - BANA BİR AKIL VER HOCAM





Bu kitabı okumak amacım elbette farklıydı; iş modeli kavramını ve inovasyonunu öğrenmekti. Fakat kitabı okumaya başlamadan önce yazarı (nur içinde yatsın) vefat edince kitabı okuma psikolojim biraz değişti açıkçası. Sanki çok değerli bir bilim insanının biz okuyuculara vasiyetini okuyormuş gibi oldum zaman zaman. Fazla da uzatmak istemiyorum ama hocamızı bir kez daha buradan anmadan geçmek istemedim, Allah rahmet eylesin.
Yazar yıllardan bu yana sorulan soruların sonucunda bu kitabı yazmaya karar vermiş ve adını da okuyucuların ona hitap ettiği şekilde "Bana Bi Akıl Ver Hocam" koymuş. İçeriği ise ülkemizde pek de tanıdık olmadığımız "İş Modeli İnovasyonu" hakkında. Rekabetin giderek arttığı fakat diğer yandan emtialaşma baskısının da arttığı bir piyasada var olabilmek ve hayatını devam ettirebilmek isteyen şirketler için başvuru niteliğinde bir kitap. Bu kapsamda açıklayıcı olması açısından bolca küresel başarı örneklerine de yer verilmiş: gillette, nintendo wii, hindistan unilever limited, hilti, ryanair, apple, beter place, skype, netflix. Verilen bu örnekler anlatılan konuların pekiştirilmesi açısından çok faydalı olmuş. Farklı sektörlerden örnekler konuya daha geniş açıdan bakılmasını sağlamıştır.
Sadece firmalar açısından değil girişimciler açısından de okunması gerek bir kitap. İyi bir fikrin tek başına para kazandırmayacağını ve ancak ve ancak iyi bir iş modeli ile başarının yakalanabileceği üzerinde duran kitap bu  “İş Modeli” ‘ nin nasıl geliştirilmesi gerektiğini basamak basamak anlatmıştır. Farklı bir fikir ya da yeni bir icatla piyasaya girmeyi düşünen ama nasıl bir iş modeli izlemeliyim sorusunun cevabını arayan bir girişimci için de rehber niteliğinde bir kitap.
Yazar “İş Modeli İnovasyonu” konusunu firmalar ve girişimciler için uygulanabilir bir konsepte dönüştürmek için 6 bölümden oluşan bir şablon geliştirmiş; müşteri seçimi (segmentasyon), müşteri değer önerisi (mdö), gelir ve kar modeli, gerekli kaynaklar, gerekli süreçler ve yetkinlikler, satın al veya kendin yap kararı. Kitap boyunca her bölüm üzerinde detaylı olarak durulmuş ve başarı örnekleri verilmiş. Kitabın ek kısmında ise  “İş Modeli İnovasyonu” ile ilgilenen şirket ve kişiler için 4 günlük bir eğitim programı hazırlanarak yapılması gereken faaliyetler sıralanmıştır.
Bu kitabı okumak için büyük bir iş sahibi olmanız ya da uluslar arası bir firmada ürün yönetici olmanıza gerek yok. Girişimcilikle ilgileniyorsanız ya da ileride kendi işinizi kurmayı düşünüyorsanız okumanız gereken bir kitap diyebilirim. Okuyacak zamanınız yoksa bile alın bir kenara koyun, vakti geldiğinde başvurmak üzere bir rehber olarak orada sizi beklesin.

Taşınıyorum..

Yılı neredeyse yarıladık ve bu yazımda size yeni yıl hedeflerimden biri olan ve artık olgunluk aşamasına gelen Yeni Blog planımdan bahsedece...