13 Ağustos 2012 Pazartesi

KİTAP YORUMLARI - İSİM ŞEHİR HAYVAN


Yılmaz Özdil deyince keskin duygular oluşur tüm insanlarda nötr olan azdır; ya seversiniz ya nefret edersiniz. Çünkü yazdıklarıyla sürekli birilerini açığını yakalar ve o açığı öyle renkli betimlemelerle sunarki bir bakmışsınız herkesin ağzında günün konusu olmuş sosyal ağlarda paylaşılmış ve yazısına konu olan olay ve kişiler gündemin ilk sıralarına çıkmış. O Türkiyeli değildir, o bir İzmirlidir hem de sapına kadar ve yazılarında hayranlığını sık sık satır aralarında görebilirsiniz. Bu sizi rahatsız etse de okursunuz gene çünkü her yazısında farklı bir konuyu/aksaklığı/tutarsızlığı açığa çıkaracağını bilirsiniz. Yeri geldiğinde bilinmeyen bir biyoğrafiyi en ince ayrıntılarına kadar verir yeri geldiğinde ise kendi mantığıyla düzene kafa tutar. Hırçındır, sert yazar, karşı taraf alınırmış umrunda olmaz kurşun gibi iğneleyici kelimelerini sıralar ardı ardına ve her zaman söylediğinin arkasında durur.

Tarafsız objektif bir kitap değildir. Düzene karşı yazılmış, hükümet eleştirileri ile vücut bulmuş bir kitap diyebilirim. Tabi zaman zaman renkli bilgiler ile genel kültür açlığınızı da giderebilecek bir başucu kitabı da değerlendirilebilir. Ya da o gün hükümetin bir uygulamasına çok kızmışınızdır; bir Yılmaz Özdil yazısı okumanız içinizdeki öfkeyi kusmanız için yeterli olacaktır çünkü Yılmaz Özdil yazıları bunu çok iyi yapıyor.

Uğur Mumcu'nun vakti zamanında derlenen köşe yazıları vari bir kitaptır ve kitabın çıkmasından sonra köşe yazılarından tiyatro oyunları derleneceği haberi de geldi. Şu an Bodrum, Altınoluk, İzmir vs. batı bölgesinin yerleşim yerlerinde bu oyunlar sergileniyor. Kitabı okuduktan sonra bir de oyununa gitmek daha doyurucu olur sanırım. İkinci kitabı da çıktı bu arada. Okuduğumda fark var mı göreceğim.

iyi okumalar !

5 Ağustos 2012 Pazar

İŞ ARAMA BULMA - MÜLAKAT SÜRECİ

merhabalar

Özgeçmişimiz güncel, başvuruları yaptık ve artık mülakat sürecindeyiz. Bu öyle bir süreçtir ki tam bir sinir harbi verirsiniz. Günlerce beklersiniz tek bir telefon gelmez fakat günü gelir günde 3 mülakata çağırılırsınız ve karşı tarafı ikna edemezseniz bu mülakatlardan seçim yapmak zorunda bile kalabilirseniz. Tabi mülakat olsun da seçim yapmak zorunda kalalım hep inşallah :)

Mülakat süreçlerimi firma adı vermeden yazacaktım fakat okuyucularun ilgili firmaların süreçlerini de bilmesi açısından firmaların adlarını yazacağım. Yazacağım mülakatlar zaman sırasına göre değildir çünkü üzerinden yaklaşık 1 yıl geçti ve tarihleri çok net hatırlamıyorum.

Açık İletişim ve Danışmanlık: Bir arkadaşımın önerisi ile Bursa'da faliyet gösteren ilgili firmaya mülakat için gittim. Takım elbilsem ütülü, CV'lerim dosyalanmış olarak elimde ve belirtilen saatte mülakat yerindeyim. İki arkadaşın girişimi ile krulan firma müşterileri için ERP yazılımları yapıyor ve aradıkları kişi bir nevi proje mühendisi olarak müşteri kanadındaki süreci yönetecek. İş kapsamı vs. açısından güzel olsa da maddi yönden doyurucu değildi. Mülakat yaptığım kişiye bunu gayet güzel bir şekilde anlattım ve gelecek dönemdeki giderlerimin verecekleri maaşla kapanamayacağını belirttim. Mantıklı ve rakamlar üzerinden konuşmam bu kişide olumlu bir izlenim bırakmış olacakki beni daha sonraki günlerde arayıp başka bir yazılım firması ile mülakat yapmama vesile oldu. Buradan öğrendim ki olumsuz ayrılacağınız bir mülakat bile gelecekte size başka kapılar açabilir. Bu yüzden her mülakatta mantıklı, somut ve gerçekçi olun. Mümkünse sadece SİZ olun.

Çimtaş: Mekke'den Lübnan'a kadar tüm asya ülkelerinde büyük inşat projeleri gerçekleştirmekte ve Bursa'da da fabrikaları bulunmaktadır. Mülakata gittiğim pozisyon Proje Mühendisliği idi. Ki iş arama sürecinde çoğu zaman bu pozisyon ile ilgilendim. Mülakat günü firmaya her zamanki özen ile gittim. Firma beni belirttiğim duraktan araç ile aldırmıştı ki bu ben de çok olumlu bir izlenim bıraktı açıkçası. Fakat mülakat o kadar verimli geçmedi.Tanışmadan sonra ingilizce mülakat bölümünde tam oalrak kendimi ifade edemedim. İşin içeriğini öğrenince ise tam olarak yapmak istediğim bir iş olmadığını öğrenmem hevesimi kaçırmıştı. Çünkü iş gereği orta doğu ülkerinde yıllarca kalınabilirdi ve bu arzu ettiğim bir çalışma şekli değildi. Diğer yandan mülakat yaptığım IK uzmanının bazı soruları ise beni daha da germişti. Bu sorular Bursa'da toplam dakaç adet daire olduğu ve önünüze gelen bir porsiyon dönerin tuzlu tuzsuz olduğunu tadına bakmadan başkasına da tattırmadan nasıl anlayabilirizdi. Sorular mantık yürütme için sorulmuş sorulardı açıkçası fakat çok doğru sorular olmadığını düşündüğüm için açıkçası çok fazla net cevaplar ver(e)medim. Size tavsiyem mümkün olduğunca en mantıklısından en mantıksızına kadar her türlü soruya cevap verebilecek ya da en azından akıl yürütebilecek durumlara hazır olun. Mülakattan sonra ilgii firmanın anlaşmış olduğu Dil Kursuna giderek ingilizce yazılı ve sözlü sınavından sonra süreci tamamlamış oldum.

Ford: Gölcük'e mülakat için gittim fakat firmaya ulaşım biraz sorun oluyor eğer kendi aracınız yok ise. Ben anayolda otobüsten inerek firmaya kadar yürümek zorunda kaldım. Taksi vs. bütçeyi daha fazla sarsacaktı aksi takdirde :) Ford fabrikası diğer adıyla kampüsü büyük bir alana kurulmuştu. Bu alanda o vakitler ŞOK marketler zinciri KOÇ grubu bünyesinde olduğu için bir şubesi vardı. Şu an belki farklı bir market olabilir ama çoğu firmada kantin dahi yokken burada bir market görmek beni çok şaşırtmıştı. Ford'da gayet güzel bir şekilde karşılandım ve 250 soruluk bir karakter analizine tabi tutuldum. Soruların çoğu birbirinin benzeriydi ve amaç tutarlılığı ölçmekti. Sonrasında Proje Mühendisliği departmanında ilgili kişi ile mülakat yaptım. Tüm bu sürecin sonunda olumlu olan adaylar İstanbul'da bir Dil Kursu'nun sınavına tabi tutularak departman müdürleri ile ikinci mülakata tabi tutuluyorlar fakat bu noktaya kadar gelemedim. Fakat yeni mezun bir mühendis olarak Ford'a mülakata çağırılmak dahi güzel bir duyguydu. Ford 'un İstanbul'a kadar günlük servileri varmış fakat çoğu çalışanı Kocaeli Bölgesi'nde ikamet ediyormuş. Çalışanlarına Boğaziçi Üniversitesi'nde yüksek lisans olanağı vermesi ise çok pozitif bir uygulama. Yüksek lisans ücretinin yarısı Ford'dan yarısı çalışandan. Eğer dönem sonu ilk 3'e girerseniz tüm masraflar Ford'dan (: Ne diyeyim devlet gibi kuruluş.

Defacto: Hep otomotivden gitmedik tabi mülakat dönemi boyunca. Defacto'nun mağaza müdürü yetiştirme programı vardı ve başvuruda bulundum. Her ilde belirlenen bölgelerde Defacto çalışanları sınavlar gerçekleştiriliyor. Bursa'da Heykel bölgesinde bir otel de cumartesi günü sınava davet edilmiştik. Sınav sayısal ve sözel olmak üzere iki bölümdü. Sayısal öğrencisi olduğumuzdan mıdır nedir sorular çok zorlamadı ve bitirdim. Daha sonra sınavdan başarılı olan adayların e-maillerine bir link gönderildi. Bu linke girerek 250 kadar karakter analizi sorusunu doldurarak gönderdim.

CenovaPharma: OTC ilaçları için mümessillik pozisyonu için mülakata gittim. Mülakata Taksim Point Otel'de outsource bir IK uzmanı tarafından gerçekleştirildi. Genel soruların ardından mühendissin fakat niçin mümessillik istiyorsun gibi soruları geçtikten sonra mülakat tamamlandı. Bu mülakat süreci benim için epey renkli geçti diyebilirim. Bursa'dan çıkışta takım elbiselerimi giymemiştim ki yolculuk sırasında kıvrışmasın diye. Elimde takım elbise ile taksim civarında bir parkın tuvaletine girdim ve üzerimi değiştirdim daha sonra doğru otelin yolunu tuttum. Böylece mülakata jilet gibi gidebilmiştim.
İlk mülakattan sonra olumlu dönüş yapıldı ve ikinci mülakat için Levent'teki ofise davet edilmişti. Bursa'da alışkın değilizdir öyle yüksek gökdelenler topluluğuna. Bizde işler hep fabrika ortamında yürür; yağlıdır paslıdır yorucudur. Leventteki gökdelenler bölgesinde firmasnın bulunduğu binaya girdim ve mülakat saatini bekledim. Pazarlama müdürü ile mülakat yapacaktım ve çağırıldım. Genel geçer sorular vardı gene ve merak edilen sorulardan biri bir mühendis niçin satış ister. Mantıklı cevaplarım hazır olduğu için gayet temiz geçti. Mülakatın bir bölümündeki bir soruyu aktarmak isterim; gece yemekten ayrılırken bir bayan doktor onu evine bırakmanızı istedi ve siz de bıraktınız. Daha sonra sizi evine davet etti, çay içtiniz vs. iş uzuyor, gerisini anlayın. Ne tepki verirdiniz? Mülakatı kurtarmak için bazı cevaplar verilebilirdi fakat ben birkaç kez bayan doktoru uyarırdım sonra laftan anlamzsa çeker giderim şeklinde bir cevap verdim. Bu sefer bana; o doktor en büyük müşterilerimizden biri kaybedemeyiz şeklinde ikinci bir soru geldi. Ben de ilk sorudan elendiğimi düşünerek biraz daha fazla risk alarak öyle müşteriden gelecek işe ihtiyacımız olmasa gerek, etik değerler de önemli şeklinde ikinci cevabımı verdim. Görüyorsunuzki nereden nasıl soruların geleceği belli olmuyor.
Bu mülakata gitmeden ilgiil firmanın çalışanlarının facebook'ta kurduğu gruptan iletişime geçtiğim kişilerden aldığım bilgileri mülakat sırasında söylemem karşı taraftaki kişiyi oldukça memnun etmişti; araştırmam ve bilgiye ulaşmam. Tüm mülakatları geçen adaylar Anyalya'da 15 günlük kampa alınıyor ve ardından her birinin altına Renault Fluence verilerek göreve başlanıyordu.

Kordsa: Mülakatları güzeldi ve giderken çok düşümedim çünkü mülakat için ulaşım masrafları firma tarınfan karşılanıyordu. Yeterki faturalarınızı atmayın. Süreç İyileştirme Mühendisi pozisyonu için oradaydım. İlk mülakat karşılıklı tanışma, hedefler ve beklentiler şeklinde oldu. Daha sonra ikinci mülakata çağırıldım ve bu sefer departman müdürü de mülakata dahil olmuştu. Mülakat sonrası departman müdürü daha aktif bir pozisyon istediğim kanısına varmıştıki (gerçekte içimi okumuştu) bir nevi karşılıklı sessizlikten sonra ilgili pozisyon için uygun olmadığıma karar vermiştik. Bu süreçte IK personeli farklı bir firma ile olan mülakatlarımda ilerlememi de göz önüne alarak ikinci mülakata erken çağırmış ve bir nevi karar vermemi kolaylaştırmıştı. Buradan kendilerine tekrar teşekkür ediyorum. Korda ve Birsa aynı arazide kurulu Sabancı firmaları idi ve kısacası gayet güzel karşılanmıştım. Daha sonra ulaşım masrafları hesabıma yatırıldı ve farkettiğim şuydu; ilettiğim tüm faturaların parası hesabıma yatmamıştı. Mail attıysam da dönüş olmadı. Sanırım sadece tek yönün parası karşılanıyordu; gidiş adaydan dönüş Kordsa'dan şeklinde. Fakat benim için epey masraflı mülakat olmuştu çünkü sadece Gebze Kocaeli terminal Korda arası taksi ile 10 TL idi.

Delphi Packard: Delphi'nin benim için farklı bir yeri vardır çünkü öğrenci iken part time çalışmıştım. Ve şimdi mülakat için oradaydım hem de proje mühendisliği için. IK müdürü'nü tanıyordum fakar bu tabiki iş oldu bitti demek değildi. Mülakat türkçe ve ingilizce şeklinde devam etti. Bir sorun yoktu başlangıç için. Daha sonra biraz derin konulara inildi doğal olarak. Bir noktada bu işi yaparken hoşlanmayacağınız nokta ne olur diye soruldu. Bu soru her halukarde geçiştirilebilecek bir soruydu fakat öyle yapmadım tabiki. Doğal olmak var bir kere kanımızda :) Ben de teknik resim boyutu dedim. Halbuki üniversitede AA ilegeçmişim o dersi. Tabi bu cevabım departman müdürünün hiç hoşuna gitmemişti ve yüklenmek için bir fırsat vermişti. Cevabımın mantıklı bir açıklaması vardı ve bunu yaptım. Fakat karşı tarafa göre bir kez açık vermiştim. İnsanlar her zaman istedikleri şeyleri mi ypar iş dünyasında? Cevap sizin. Öyle şeyler vardırki çok sevmeyiz fakat yapmamız gerektiği için yaparız ve gayet de güzel yaparız. Ama bir mülakat da böyle bir felsefeye giremeyeceğiniz için vereceğiniz cevaplar benimli gibi fazla içten olursa açıklamak biraz zor olabilir.

Componenta: Satış destek sorumlusu pozisyonu için mülakata çağrılmıştım, halbuki endüstri mühendisi pozisyonuna başvurmuştum. :) Mülakat için Manisa Soma'dan Bursa Orhangazi'ye uzun bir yolculuk beni bekliyordu. Mülakat günü tam zamanında oradaydım. IK mülakatına girmeden doğruca departman müdürü ile görüştüm. Pozisyonu gerekliliklerini ve beklentilerini anlattı. Ben de anlattım tabi. CV'me excel kursuna gittiğimi yazmıştım ki ofis programlarında iyiyimdir. Fakat iyi olduğunuzu gösteremedikten sonra  bu karşı taraf için çok da birşey ifade etmiyor. Bana VLOOKUP fonkisyonu kullanmamı gerektirecek bir soru sordu ve bilgilsayarı bana verdi. İlk aşamada aklıma gelmediği için ve karşı tarafı bekletmemek adına bilgilsayarı geri verdim fakat yanlış anlaşılmıştım. Karşı taraf çok çabuk vazgeçtiğimi düşünmüştü. Halbuki amacım mülakatın devamını sağlamaktı fakat öyle anlaşılmamıştı. Durumu anlatıncaya kadar akla karayı seçtim doğrusu :)
Daha sonra ikinci mülakata çağırıldım fakat bu sefer tecrübeliydim. Mülakatın bir bölümünde tekrar bilgilsayar verildi ve bir sunum hazırlamam gerekti. Tabi öncesinde küçük bir excel hesaplaması yapacaktım. Bu sefer vazgeçmedim hemen ve benden istenilenleri yaptım. Karşı taraf da memnun olmuştu. Size tavsiyem CV'nize yazdığınız tüm konuları mülakattan önce tekrar etmeniz gerekebilir. İkinci olarak mülakatta yaptığınız her harekeri açıklayabilmelisinizki kaşı tarafta şüphe bırakmayın. Öyle size hesaplama vs. için de zaman verildiğinde hemen pes etmeyin zamanınızı sonuna kadar kullanın :) Bu süreçte önyargılı olmadan beni anlamaya çalışan ODTÜ'lü Endüstri Mühendisi departman müdürüne tekrardan teşekkür ediyorum çünkü mülakat esnasında kendimi ifade edebilmem için elinden geleni yaptı.

Keskinoğlu: Mülakat öncesi doldurmam ve cevaplamam için bir takım formlar verildi. Bu formlarda analitik yeteneğinizi ölçecek hazırlanmış birtakım sorular vardı. Bir mühendislik öğrencisinin kolaylıkla cevaplayabileceği tarzdan sorulardan oluşuyordu ve fazla zorlamadı. Sonrasında mülakata İnsan Kaynakları Sorumlusu ve 3 adet farklı bölümlerden sorumlu girdi. Burada amaç adayın yani benim beklentimi öğrenerek mülakata giren 3 adet yöneticiden uygun olan ile yola devam etmemdi. Doğal olarak sorular çapraz geldi ve en çok hangi bölümü istiyorsun şeklinde sorular geldi. Yeni mezun bir aday için oldukça zor bir mülakat diyebilirim çünkü sektörde çalışan çoğu kişi dahi henüz hedeflerini netleştirememişken yeni mezun ve sektörde henüz deneyimsiz olan bir adaydan beklenen netlik, vizyonerlik ve tutarlılık biraz adaletsiz geliyor.
Mülakatta edindiğim bilgiye göre, bu firma Endüstri Mühendisliği uygulamalarını ciddi bir şekilde kullanıyor çünkü tavukların ne zaman yemleneceğinden ne zaman su verileceğine tüm hesaplamaların bilimsel açıdan gerçekleştiriliyormuş.
Ortalamanın biraz üstü maaş beklentiniz var ise bu firma ile yapacağınız görüşme sadece bir tecrübe olarak kalacaktır.

Ficosa Otomotiv: İspanyol bir grup şirketi; otomotiv yan sanayinde faliyet gösteren küresel bir yan sanayi firması. Şu anda hala çalıştığım firma. Temmuz ayında mülakata çağrılmıştım, tabiki Çimtaş gibi araba ile beni alan olmadı kendi imkanım ile firmaya ulaştım ve İnsan Kaynakları Sorumlusu ile mülakata başladım. Öncesinde her iş görüşmesinde olduğu gibi bir iş başvuru formu doldurdum tabi ki. Mülakat esnasında bireysel pazarlamayı elimden geldiğince iyi yapmaya çalıştım fakat İngilizce konuşma konusunda biraz sınıfta kaldım heyecandan. Sonrasında bölüm yönetici ile mülakat yaptım. Sonrasında ben Ficosa' dan ümidi kesmişken Eylül ayında başka bir firma ile anlaşmak üzere iken olumlu dönüş yaptılar ve ikinci mülakatı bölüm yöneticisi ve fabrika müdürü ile yaparak maaş teklifi ve sonrasında işe alım onayı verildi. Ficosa Otomotiv'e başvuracak arkadaşların mesleki eğitimlerinin yanında çalışacağı bölüm ile ilgili teknik bilgilere sahip olması ve en az bir yabancı dili ortalamanın üzerinde konuşuyor olması gerekiyor çünkü günlük iş süreçlerinde İngilizce' yi fazlası ile kullanmak durumunda kalıyorsunuz. Firmanın İspanyol olmasından yola çıkarak İspanyolca bilmek aranan önkoşul şartlar arasında yok rahat olun derim.

Mülakata gittiğim firmaların bazılarını sizlerle paylaştım. Umarım paylaşımım tüm okuyucuların ihtiyaçlarına cevap verebilir ve sizlerin zihinlerindeki en ufak bir soruya yanıt bulabildiysem ve yazımı okuduktan sonra daha netseniz bazı konularda kendimi başarılı sayarım.

Pes etmediğiniz sürece gönlünüzdeki işi bulacağınıza inanıyorum. Tüm kalbimle başarılar diliyorum.

Hoşçakalın !

İŞ ARAMA BULMA - BAŞVURU SÜRECİ

merhabalar

Bir başka yazımda sizlerleyim. Bu sefer uzun zamandır yazmayı düşündüğüm fakat bir türlü vakit bulamadığım bir yazım ile karşınızdayım. Umarım bu yazım da amacına ulaşır ve kafasında bazı soruların cevabını arayan tüm okuyuculara yardımcı olur.
Eylül 2011'den bu yana çalışmaktayım ve tüm yeni mezun arkadaşlar gibi ben de sıkıntılı ve yıpratıcı bir iş arama sürecinden geçtim. Şunu bilmeliyizki bu süreç çoğu yeni mezun arkadaş için ortak olmakla birlikte önemli olan bu süreçten çok yıpranmadan farklı tecrübeler edinerek çıkmak. Ki bu sayede ileride iş bulduğunuzda sizden sonra gelen arkadaşlara tecrübelerinizi aktarabilesiniz.

Okulum Haziran 2010'da bitmesine rağmen kalan son stajımı tamamladıktan sonra Eylül 2010'da mezun olmuştum ve daha önceden yaptığım planlarıma göre ilk celpte askere gittim ve Mayıs 2011'de askerden dönerek aktif iş arama sürecine girmiş oldum.
İş arama süreci özellikle yeni mezun arkadaşların çoğu için ışığı olmayan bir tünele girmek demektir. O tünelde bir ışık ararsınız ama hangi ışığın sizi doğru kapıya götüreceğini bilmezsiniz ve her ışığa da yönelmek istemezsiniz bu yüzden. Önemli olan ilk denemede sizi aydınlığa çıkaracak ışığı ve yolu bulmanız. Bu sebeple iş arama süreci zorlu olduğu kadar geleceğinizi ve kariyer planlarınızı etkileyebileği için ayın zamanda kritik bir dönemdir. Size bu döneme nasıl hazırlandım ve nasıl mülakatlardan geçtim kısa kısa anlatayım;

İş aramaya başalamadan önce eliniz çok sağlam olmalı ;yani CV'nin her yinden güncellenmiş, önsözler yazılmış, tüm sertifikalarınız etkilenmiş, katılmış olduğunuz her seminer ve organizasyon özenle belirtilmiş, konuşabildiğiniz her yabancı dil ise abartılmadan işaretlenmelidir. Yani işveren CV'nize baktığınızda sizin profilinizi çıkarabilmeli. Bu yüzden CV'ni hazırladıktan sonra birkaç yakınınıza göstererek fikirlerini almanız fena olmayacaktır. CV hazırlarken sizi öne çıkaracak bir nokta; sadece kariyer sitelerinin verdiği formatı kullanmanın yanında "word" formatında ingilizce ve türkçe hazırlayacağınız CV'leri bu sitelere eklemek olacaktır. Çünkü bu sitelerin hazırladığı formatlar her zaman sizin kendinizi en iyi şekilde ifade edebileceğiniz şekilde olmamaktadır ve bu sebepler eşeği sağlam kazığa bağlamak adına CV'ni bu sitelere yüklemenizi ısrarla öneririm. Sertifika ve belgelerinizi de taratarak bu sitelere yüklemeniz mülakatlarınızın daha renkli geçmesine yardımcı olacaktır. Bu noktada eklediğim CV'ler çoğu mülakatta fark yaratmama yardımcı olmuştum. Ne yapmıştım derseniz; powerpoint olarak sunum şeklinde resimlerde süslediğim renkli bir görsel özgeçmiş ekledim. İkinci olarak ise "Ramazan AKÇA" kimdir başlığı altında word formatında renkli bir yazı yazmıştım. Gittiğim bir mülakattaki IK uzmanı yasımdan çok etkilendiğini daha mülakatın başında belirtmiştiki bu da o an için taze bir özgüven aşısı olmuştu bana. İsteyen arkadaşlara gönderebilirim.

CV'miz hazır tüm bilgiler güncellendi ise artık iş aramaya hazırız fakat kervan yolda düzülür mantığı ile bazı değişiklikleri de bu süreçte yapacağımızı unutmayalım. İş arama ile ilgilipüf nokta saatlerce bilgilsayar ekranın başında oturup tüm ilanları incelemkten geçiyor açıkçası :) Farklı bir method var ise öğrenmek isterim. Neden derseniz, gerek işverenlerin detaylı ilan vermemesi gerek ise iş arama sitelerinin arama motorlarının bir google kadar olamaması yüzünden size önerim ilanların çoğunu birebir incelenmeniz olacaktır. Size uygun olanlara ise zaman kaybetmeden başvurmanız kritik noktadır. Aksi takdirde ertesi gün ilan çoktan yayından kalkmış olabilir. Başvuru noktasında izlediğim yolu şöyle anlatayım; ister ilgilendiğim ister ilgilenmediğim olsun çoğu ilana ön yazı ile başvurdum. Çünkü bu biraz da işverenin ilanına gösterdiğiniz ilgiyi ve ciddiyeti gösterir. Bu sebeple hazırladığım standard bir kaç önyazı vardı (her sektör için farklı). Her başvurumda bu önyazıdaki birkaç noktayı değiştirerek başvuruda bulunurdum. Her ilan için spesifik önyazı hazırlamak zor olacağı için böyle bir yol izledim ve soranlara da bu yönde tavsiyelerde bulundum. Çünkü ancak bu şekilde zamanı etkili kullanabiliyorsunuz. Bu şekilde tüm başvurularımı gerçekleştirdim ve beklemeye başladım. Beklemek derken öyle zaman su gibi akıp geçmiyor öğrencilikteki gibi; her gün bitmek bilmiyor. Gözünüz maillerinizde kulağınız ise telefonda oluyor ve zaman geçmek bilmiyor. Bakıyorsunuz komşunun kızı, akrabanın oğlu, sınıftan arkadaş işe başlamış derken siz hala boştasınız ve sıkıntılar bu noktada başlıyor. Kendinizi ister istemez çevreniz ile kıyaslamaya kalkıyorsunuz. Siz kıyaslamasanız da aileniz belli bir süre sonra bu kıyaslamayı yapmaya başlıyor zaten :) Ya da çoğu aile diyeyim. Onlar size bunu hissettirmemeye çalışsa da ister istemez etkileniyorsunuz.

Öğrencilikte para bir şekilde bulunuyor; aile gönderir, anneanne-babaanne gönderir, bayram harçlığıydı falan derken yolumuzu bulurduk. Fakat mezuniyet ile birlikte bu kaynaklarda bir azalma hatta bir tükenme meydana geliyor. İşin enteresan tarafı ise iş arama sürecinde öğrencilikten daha yoğun bir nakit akışına ihtiyacınız olduğudur. Öğrenci iken aylık bütçeniz ve harcamalarınız bellidir ve ona göre yaşarsınız fakat iş arama sürecinde maliyetler daha değişken. İş arayan arkadaşlar ne demek istediğimi çok iyi anlayacaklardır. Aklıma gelmişken kısaca yazayım bu maliyet kalemlerini; uzun telefon görüşmeleri sonucu oluşan iletişim maliyeti, her mülakattan önce kuru temizleme, kuaför ücretleri, mülakatınızın yerine göre yol parası, yemek vs. uzayıp gider.
İş arama sürecindeki harcamalarınızı yönetmek ve finanse edebilmeniz için birkaç nacizane önerim olacak; mezun olmadan önce bir miktar kenara para atabilmeniz sizin için faydalı olacaktır. Öğrencilikte para nasıl kenara atılı diye sorduğunuzu duyuyorum fakat bunu bir nevi kötü bgün parası olarak görün ve ne çıkarsa atın kenara. Bu süreçte benim imdadıma Erasmus dönüşü hibemin bir miktarı hesabıma yatmıştı ve bu paranın büyük kısmını kara günler için saklamıştım ve çok doğru bir karar aldığımı sonradan gördüm. Diyebilirsinizki ben kenara para atmam, her mülakat öncesi de ailemden bu parayı alabilirim fakat süreç öyle işlemiyor. Bazen sadece firmayı tanımak ya da deneyim olmasını istediğiniz için farklı şehirlere mülakatlara gittiğiniz oluyor ve ailenize bunu anlatmak zor olabiliyor. Bu yüzden kenara atacağınız bit miktar para hem iş arama sürecinizi daha rahat geçirmenizi, hem iş ilnlarında ince eleyip sık dokumanıza hem de sonrada pişman olmayacağınız bir iş için beklemenize yardımcı olacaktır. 4 aylık bir süreçte 1000 TL'den fazla harcadım desem abartmış olmam sanırım.

Birazda iş arama kaynaklarımdan bahsederek bu yazımı noktalamak istiyorum. Zira mülakatları da bu yazıya ekleyerek sıkıcı bir hale getirmek istemiyorum. Yazımın ikinci bölümünde tüm mülakat deneyimlerimi bulacaksınız. İş aramak biraz da araba aramaya benzer. Çevrenizin iş aradığınızdan her daim haberdar olması lazım. Bu yüzden ilk tüm çevrenizin kulağına su kaçırmanız lazım. Facebook, twitter, linkedin gibi hesaplarınızda iş aradığınızı belirtmeniz sizin için faydalı olacaktır. Bu herhangi bir pozisyon ortaya çıktığında akla ilk sizin gelmenizi sağlayacaktır. Diğer yandan kariyer.net, secretcv, yenibiriş gibi kariyer sitelerinin yanında cvyolla gibi anlaşmalı olduğu tüm firmaların IK departmanlarına CV'nizi gönderen sitelerden de faydalanmanızı öneririm. Üniversitedeki sanayi ile yakın ilişkileri olan hocalarınız, staj yaptığınız firmada edindiğiniz çevre, öğrenci organizasyonlarında kartını ısrarla istyerek aldığınız tüm profesyoneller sizin için diğer iş arama kanalları olarak sıralanabilir.

Yazıma burada son veriyorum. Buraya kadar yazdıklarım umarım amacına ulaşmış sizlerin ihitaçlarıınza cevap vermiştir.

Hoşçakalın !

1 Ağustos 2012 Çarşamba

DRAGON BOAT 2012 GEMLİK YARIŞI

Merhabalar

Dragon Boat yarışları hem ulusal hem de uluslararası arenada tanınan ve ilgili ülkelerin fedarasyonları tarafından akredite edilerek tanınan dünyanın en büyük kurumlararası spor organizasyonudur. Lokal yarışlar ile başlayan, ulusal yarışlar ile devam eden ve uluslar arası final yarışı ile biten bir yarış ve her yıl yüzlerce kurum/kuruluş, binlerce çalışan bu yarışlarda ter dökerek gerek spor faliyetlerini rekabet duygusu ile yerine getiriyor gerekse çalıştığı kurumun bayrağı için olabildiğince çaba sarfediyor. Daha fazla anektod verip “google” ‘dan elde edebileceğiniz resmi bilgilerin önüne geçmemek adına burada yarış ile bilgi vermeye son verip; kurumumuz adına yarıştığımız Gemlik Yarışı ve öncesi ile ilgili bilgiler vermek istiyorum.

Dragon Boat Gemlik yarışları 16-17 Haziran tarihlerinde Gemlik Yelen Kulübü antreman sahasında 16 takımın (bir firma birden fazla takım çıkarabiliyor) katılımıyla gerçekleşti. Firmalara yarış öncesi 1 aylık bir çalışma zamanı verilerek ve bu süre zarfında yarışmacılar Festival Ekibinin İstanbul’dan getirdiği kayıklarda çalışma imkanı bulabilmektedir. Tabi antremanlar için kayık kullanımı, yarışlara katılım vs. hepsi belirli bir ücrete tabi. Ortada dolaşan rakamlar yarışa katılım bedelinin 3000 TL., 1 saatlik antreman ücretinin ise 300 TL. olduğu yönünde fakat kesin rakamlar olduğu konusunda resmi bir açıklama yok. Bunu firmanızın İK bölümü festival ekibi ile iletişime geçtiğinde detayları ile birlikte öğrenebilir.

Yarış için kurulan ekipte en az 4 kadın yarışmacı bulunmak zorunda. Yarışma sırasında kayıkta 16 kürekçi, 1 davulcu ve 1 adet de dümenci (festival ekibi tarafından temin edildi) yer almaktadır. 20 kişilik bir kadro sınırı olduğu düşünülürse 3 kişi de yedeklerde yer alabilmektedir. Yarış öncesi belirlenen ekip ile 1 aylık bir antreman süresi var ve bu süreçte Festival Ekibinin kayığı ile antreman yapılabilmektedir. Yarışı ciddiye alan kurumlar ise antreman süresinden ziyade spor salonlarında ekip olarak gerekli çalışmaları yapmaktadırlar.
Yarışma günü ise yarış alanında çadırlar kurulmakta ve yarışmacılar ve yakınları yarışma harici zamanlarını bu çadırlarda geçirebilmektedir. Çadırlar aynı zamanda firmaların katalog ürün ve görsellerini sergileyebildikleri bir nevi stand olarak da işlev göremektedir. Gemlik yarışında bundan en iyi faydalanan firma ise şüphesiz Karsan firması idi; Newyork Taksi modelinin maketi ile festival alanı girişinde dikkat çekerek reklamlarını hayet başarılı bir şekilde gerçekleştirmişlerdi.

Karsan'ın Sergilediği Taksi ve Karsan Standı

Yarışlar sırasında ne yer ne içeriz ne giyerize gelince.. Sırayla gidelim; yarışam günü boyunca size bir kahvaltı, bir öğle yemeği gişi ve 2 adet de su fişi verilmektedir (en azından Gemlik yarışı için böyleydi). Bu fişler firmanız tarafından satın alınmış olup tüm yarışmacılara dağıtılmaktadır. Ekstra içecek ve yiyecek almak isteyen arkadaşlar pamuk eller cebe. Yarışmaya katılım için belirlenmiş bir forma veya şort tasarımı yok. Herşey firmaların yaratıcılığına ve vermek istediği mesaja bağlı. Sarı tişört ve üzerinde boğa figürü ile bu konuda başarılı olduk diyebiliriz çünkü diğer yarışmacı formalarından gayet kolay ayırt edilebiliyordu ki amaç da bu değil mi zaten. Forma, şort, şapka gibi tüm gereçler firmalar tarafından yarışmacılarak temin edilmektedir. Ek olarak güneş gözlüğü ve eldiven de ihtiyaç duyulabilecek diğer ekipmanlar. Fakat tedariğini sizin sağlamanız gerekebilir.

Ficosa Logolu Boga Figürlü Tişörtümüz

Yarış öncesi antremanlar; ekibin birbirini tanıması, yarışın amacının ve içeriğinin tüm ekip tarafından benimsenmesi, kilo ve kas yapısınıda göre kayıkta oturma düzeninin belirlenmesi şeklinde geçmektedir. En güzeli de daha önce aynı projede dahi çalışma imkanı bulamamış aynı firmada çalışan yarışmacıların tanışması kaynaşması ve bu sayede pozitif bir sinerji doğması oldu ekibimiz açısından. Gerek üretim sahasından gerekse ofis çalışanlarından belirlenen arkadaşlar kaynaşma-tanışma aşamasını gayet başarıyla geçti diyebilirim. Tabi antremanlar sırasında herşey tozpembe değildi; haftasonu sabahın 7’sinde kalkıp gittiğimizde denizdeki dalgadan dolayı kayıkla açılamadığımız da oldu fakat hepimizin paylaştığı ortak bir duygu vardı; kazanmak. Denizin dalgalı olduğu dönemde dahi pes etmedik ve kıyıda elimizde kürekler ile kayık oturma düzenini alarak senkronizasyon eğitimleri yaptık. Yarışan arkadaşlar bilirki yarışlarda kas gücü kadar önemli bir nokta daha var o da kürekçilerin senkronizasyonudur. Aksi takdirde bir kürekçinin çektiği kürek diğeri için fren etkisi yapmakta ve kayığı yavaşlatmaktadır. Tüm bu süreç ekip için gayet verimli ve faydalı oldu ve yarış için hazırdık.


Antremanlarımızdan Bir Kare

Yarışlar iki gün boyunca 3’er etaptan oluştu. İlk gün iki sıralama etabının arkasından her takımın en iyi süreleri sıralamasında ilk 5’e giren takımlar 3. Yarışa katılma hakkı elde etti ve 3. Yarışın galibi de fedarasyon kupası ile ödüllendirildi. İlk gün yarışma açısından çok başarılı bir gün değildi bizim için; hatta İstanbul’dan yarışmaya katılan konuk ekibin lokomotifvari kürek çekişi de bir nebze olsun moral bozukluğu yaratmıştı fakat dedik ya pes etmek yok. İlk gün bizim için sürpriz olan nokta ise, sonuca itiraz etmeye gittiğimizde finish’teki fotocell’lerin pilinin bittiğini öğrendik. Uluslar arası dedim, ulusal dedim fakat bu gibi durumlar yaşanabilmektedir ne yazıkki. Size tavsiyem bu gibi noktalarda hakkınızı armanızdır, ve içinizde şüphe kalmamasını sağlamaktır. Aksi takdirde adil bir yarışa dair olan kuşku ve şüpheniz sizin yarışma hevesinizi alıp götürecektir.

Ficosa Gemlik Takımı
İkinci gün ise deyim yerindeyse dananın kuyruğunun kopacağı gündü tüm ekipler için çünkü 3. Etap yarışının lideri Bursa bölge şampiyonu olup İstanbul’da Bursa’yı temsil edilecekti. Öğleden önce ve öğleden sonraki yarışlarda aldığımız derece ile gün sonunda yapılacak 3. Etaba katılma şansı elde etmiştik; 5 takım ile birlikte final yarışı yapacaktık. İlk gün elde ettğimiz süreden 24 saniye daha azını elde ederek 1 dakika 04 saniye ile şampiyon olmuştuk. Bu bizim için başarı diğer takımlar için ise tam bir sürpriz oldu. Festival başlangıcından itibaren festivalin en renkli ekibi olmamızın yanına bir de şampiyonluk kupası eklenmişti ki dünyalar bizim oldu. 3. Ve 2. Madalya ve plaketlerinden sonra sahneye çıkarak plaket ve kupamızı Gemlik Belediye Başkanı’nın elinden almıştık. Ficosa şampiyondu. İstanbul’daki yarışlara katılmaya hak kazanmıştık. 22-23 Eylül tarihlerinde İstanbul Haliç’te niçin Gemlik şampiyonu olduğumuzu tüm Türkiye’ye anlatmak için orada olacağız…


Şampiyonun Kupa ve Plaketi


Şampiyonluk Sevincimiz

Yazımda hem Dragon Boat yarışlarının genel konseptinden hem de katıldığımız yarışta edindiğimiz deneyimleri eliden geldiğince sizlerle paylaştım. Resimleri de ekledim ki katılıp katılmamakta kararsız olan arkadaşlara ilham olabileyim diye :). Çünkü resimleri gören arkadaşlarım yarışa katılmayı içten içe düşünmeye başlamış hatta Amerika’daki bir arkadaşım beni ilhamlandırdığın için teşekkür ederim diyerek yarışa katılacağını belirten bir mesaj bile atmıştı.

Hem yarışa katılmak hem şampiyon olmak hem de tecrübelerimi sizlerle paylaşmak çok güzeldi; başarılarınız ile ilgili haberlerinizi dört gözle bekliyorum :)

Hoşçakalın !


Taşınıyorum..

Yılı neredeyse yarıladık ve bu yazımda size yeni yıl hedeflerimden biri olan ve artık olgunluk aşamasına gelen Yeni Blog planımdan bahsedece...