14 Temmuz 2011 Perşembe

Ey Oğul!

merhabalar

Her yöneticinin ofiste başucuna asabileceği cinsten bir yöneticilik kılavuzu sunduğuna inandığım aşağıdaki yazıyı sizler ile paylaşmak istedim;

Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana… Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar,uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana… Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..

Ey Oğul!

Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize vaat edilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz.

Oğul!

Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.


İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğügibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir…
Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözü pek) derler.


En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar.. (Bu nasihat Osmanlıyı 600 sene yaşatmıştır.) İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!..


Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı… Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü,zaman yok, süre az!..


Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez.

Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın.

Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın.

Şeyh Edebali
13. Yüzyıl, Söğüt-Bilecik-Türkiye

Hoşçakalın !

Adam Olmak

Çevrende herkes şaşırsa,
Bunu da senden bilse,
Sen aklı başında kalabilirsen eğer,
Herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır,
Hem kendine güvenirsen eğer,
Bekleyebilirsen usanmadan,
Yalanla karşılık vermezsen yalana,
Kendini evliya sanmadan
Kin tutmayabilirsen kin tutana,
Düşlere kapılmadan düş kurabilir,
Yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer,
Ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir,
İkisine de vermeyebilirsen değer,
Söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz,
Kandırabilir diye safları, dert edinmezsen,
Ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz,
Koyulabilirsen işe yeniden,
Döküp ortaya varını yoğunu,
Bir yazı turada yitirsen bile
Yitirdiklerini dolamaksızın dile
Baştan tutabilirsen yolunu
Yüreğine, sinirine dayan diyecek
Direncinden başka bir şeyin kalmasa da,
Herkesin bırakıp gittiği noktada,
Sen dayanabilirsen tek
Herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen,
Unutmayabilirsen halkı, krallarla gezerken
Dost da düşman da incitmezse seni
Ne küçümser ne büyültürsen çevreni
Her saatin her dakikasına
Emeğini katarsan hakçasına
Her şeyi ile dünya önüne serilir
Üstelik oğlum, adam oldun demektir...


-Rudyard Kipling- 


Çeviren: Bülent ECEVİT

KİTAP YORUMLARI - BANA BİR AKIL VER HOCAM





Bu kitabı okumak amacım elbette farklıydı; iş modeli kavramını ve inovasyonunu öğrenmekti. Fakat kitabı okumaya başlamadan önce yazarı (nur içinde yatsın) vefat edince kitabı okuma psikolojim biraz değişti açıkçası. Sanki çok değerli bir bilim insanının biz okuyuculara vasiyetini okuyormuş gibi oldum zaman zaman. Fazla da uzatmak istemiyorum ama hocamızı bir kez daha buradan anmadan geçmek istemedim, Allah rahmet eylesin.
Yazar yıllardan bu yana sorulan soruların sonucunda bu kitabı yazmaya karar vermiş ve adını da okuyucuların ona hitap ettiği şekilde "Bana Bi Akıl Ver Hocam" koymuş. İçeriği ise ülkemizde pek de tanıdık olmadığımız "İş Modeli İnovasyonu" hakkında. Rekabetin giderek arttığı fakat diğer yandan emtialaşma baskısının da arttığı bir piyasada var olabilmek ve hayatını devam ettirebilmek isteyen şirketler için başvuru niteliğinde bir kitap. Bu kapsamda açıklayıcı olması açısından bolca küresel başarı örneklerine de yer verilmiş: gillette, nintendo wii, hindistan unilever limited, hilti, ryanair, apple, beter place, skype, netflix. Verilen bu örnekler anlatılan konuların pekiştirilmesi açısından çok faydalı olmuş. Farklı sektörlerden örnekler konuya daha geniş açıdan bakılmasını sağlamıştır.
Sadece firmalar açısından değil girişimciler açısından de okunması gerek bir kitap. İyi bir fikrin tek başına para kazandırmayacağını ve ancak ve ancak iyi bir iş modeli ile başarının yakalanabileceği üzerinde duran kitap bu  “İş Modeli” ‘ nin nasıl geliştirilmesi gerektiğini basamak basamak anlatmıştır. Farklı bir fikir ya da yeni bir icatla piyasaya girmeyi düşünen ama nasıl bir iş modeli izlemeliyim sorusunun cevabını arayan bir girişimci için de rehber niteliğinde bir kitap.
Yazar “İş Modeli İnovasyonu” konusunu firmalar ve girişimciler için uygulanabilir bir konsepte dönüştürmek için 6 bölümden oluşan bir şablon geliştirmiş; müşteri seçimi (segmentasyon), müşteri değer önerisi (mdö), gelir ve kar modeli, gerekli kaynaklar, gerekli süreçler ve yetkinlikler, satın al veya kendin yap kararı. Kitap boyunca her bölüm üzerinde detaylı olarak durulmuş ve başarı örnekleri verilmiş. Kitabın ek kısmında ise  “İş Modeli İnovasyonu” ile ilgilenen şirket ve kişiler için 4 günlük bir eğitim programı hazırlanarak yapılması gereken faaliyetler sıralanmıştır.
Bu kitabı okumak için büyük bir iş sahibi olmanız ya da uluslar arası bir firmada ürün yönetici olmanıza gerek yok. Girişimcilikle ilgileniyorsanız ya da ileride kendi işinizi kurmayı düşünüyorsanız okumanız gereken bir kitap diyebilirim. Okuyacak zamanınız yoksa bile alın bir kenara koyun, vakti geldiğinde başvurmak üzere bir rehber olarak orada sizi beklesin.

26 Haziran 2011 Pazar

YEMEK TARİFLERİ - CİĞER SOTE

Merhaba arkadaşlar, yemek yemeyi ve yapmayı seven biri olarak blogumda artık yemek tariflerine de yer vereceğim. Bugün itibari ile ilk yemek tarifimi uygulamayı gerçekleştirmiş (yemeği afiyetle yemiş) biri olarak vermek istiyorum.


İlk yemek tarifim “Ciğer Sote” için gerekli malzemeler aşağıdaki gibidir;

-          400 gr tavuk ciğeri (tek kişilik menü için)
-          1 baş orta boy soğan
-          2-3 adet biber
-          2-3 adet orta boy domates
-          2-3 diş sarımsak
-          1 yemek kaşığı salça
-          Pul biber ve tercihe göre diğer baharatlar.
Öncelikli olarak ciğer yemeği yapmamın nedeni ciğerin fiyatının tüm öğrenci ve bekâr arkadaşlar için gayet uygun olması. Yaz mevsimi olduğu için domates ve biber fiyatları da makul olduğu için bir öğün yemeği ucuza mal etmemiz mümkün. Gerekli malzemeleri kesin değerler ile vermedim çünkü çoğu arkadaşımızın evinde bu malzemelerin hepsi olmayabilir. Herkes elindeki malzeme kadarıyla yapsa da yemeğimiz eminim çok güzel olacaktır.

Yapılışı:

Satın aldığımız ciğeri kabından çıkararak su dolu bir kaba atıyoruz ve bir süre bekletip daha sonra süzüyoruz. Bu işlemi titizlik derecenize göre 2–3 kez tekrarlayabilirsiniz. Bu işlemi yapmamızın nedeni ise aldığımız ciğerlerin biraz kanlı olabilmesidir. Bu işlemden sonra küp küp doğradığımız ciğerleri su dolu bir kaba koyarak yemek pişirdiğimiz kabımıza ekleyeceğimiz zamana kadar bekletiyoruz (içinin daha iyi temizlenmesi için).

Yemeğimiz bir çeşit sote yemeği olduğu için öncelikli olarak soğan ve biberleri ufak ufak doğrayıp bir miktar yağ eklediğimiz (pişirmek için kullanacağımız) kaba katıyoruz. Ardından sarımsaklarımızı soyarak onları da kaba ekliyoruz ve kabı kısık ateşe koyuyoruz. Malzemelerimizi ateşte pembeleşinceye kadar kavurduktan sonra süzdüğümüz ciğerleri de kabımıza ekliyor kabımızın kapağını kapatıp kısık ateşte ciğerlerin kırmızılığı gidinceye kadar kavuruyoruz. Ben biraz daha kızarmış ciğer severim diyen arkadaşlar ciğerleri ateşte biraz daha tutup kızarmasını bekleyebilir. Bu kavurma işlemi esnasında domateslerimizi ortadan ikiye bölüp rendeliyoruz. Kavurma işlemi bitince ilk olarak salçamızı kaba ekliyoruz ve bir süre karıştırdıktan sonra bu sefer rendelenmiş domatesleri kabımıza ekliyoruz, bu esnada tuz isteğe göre pul biber ve baharat da ekleyebilirsiniz. Daha sonra kabımızın kapağını kapatıp kısık ateşte yemeğimizin pişmesini bekleriz. Yemeğin suyuna banmadan doymam diyen arkadaşlar yarım çay bardağı ılık su katarak yemeğin biraz daha sulu olmasını sağlayabilir fakat tavsiyem yemeğin kendi suyuyla pişmesidir. Yemeklerimiz pişerken ise soframızı hazırlayabilir ve yemek pişirme süresini iyi değerlendirmiş oluruz.

Son aşama olarak ise bu mükemmel yemeğimizi yemek kalıyor geriye. Benim yaptığım yemekte 432 gr ciğer kullandım ve tek kişilik bir menü için oldukça doyurucuydu. Yemeğimiz istenilirse pilav ile, yok daha fazla masraf olmasın ya da bir an önce yemeğe başlamak istiyorum diyen arkadaşlar için ise bir bardak buz gibi kola (benim yaptığım gibi) ile servise hazır hale getirebilir.

Afiyet olsun J



Bu güzel yemekten arta kalan :)

20 Haziran 2011 Pazartesi

KİTAP YORUMLARI - HIZ


Kısıtlar Teorisi Kuramı üzerine kurulu iki kitaplık serinin tamamlayıcısı olan bu kitap da ilkini aratmayacak şekilde yalın bir dille yazılmış. İlk kitap Kısıtlar Teorisi ve onun bir firmada uygulanması üzerine bir süreci anlatan bir kitap. İkincisi ise bu kuramı bir başka yaygın kuram olan Yalın Düşünce ile kıyaslıyor. Kitabın yazarları da okuyucunun her iki kuramı da kıyaslayabilmesi için kitaptaki karakterler vasıtası ile bu tartışmayı kitabın birçok bölümüne işlemiş. Öyle ki kitabın başında Yalın Düşünce ile başlayan iyileştirme süreci tıkanıyor ve yardımına Kısıtlar Teorisi yetişiyor. Tabi bu iki kuram açısından bir rekabetten çok birbirilerini tamamlayıcılıklarından bahsediliyor kitapta ileriki bölümlerde.
Her yaştan Endüstri Mühendisinin okuması gereken kitaplardan biri de bu olsa gerek. Birçok üniversitede “Amaç” kitabının derslerde okutulduğunu duymuştum. Özellikle “Endüstri Mühendisliğine Giriş” dersinde okudukları bölüme yeni adapte olmaya sağlayan birçok öğrenci arkadaşın adaptasyon sorununa bu kitap iyi gelecektir diye düşünüyorum.
Her sayfasından mesleğiniz içim optimum fayda almanız dileğiyle J

18 Haziran 2011 Cumartesi

KİTAP YORUMLARI - KÜRESEL FİNANS KRİZİ


2008 ile başlayan küresel krizi hemen her okuyucu kitlesi için anlaşılabilir bir şekilde anlatan kitapta küresel krize ve kriz öncesi dönemin belirtilerine değinerek birtakım önerilerde de bulunulmuş. Mesleğimiz, bölümümüz veya hayat düşüncemiz ne olursa olsun içerisinde bulunduğumuz parasal dünyanın dinamiklerini anlamamıza yardımcı olacak ve bu sayede bir nevi ekonomi görüşümüzün oluşmasını sağlayacak bu tür kitapları her yaştan ve kesimden kişinin okunması son derece önemli ve gerekli diye düşünüyorum.

KİTAP YORUMLARI - EN ETKİN 50 ŞİRKET


Hayatımıza yön veren küresel şirketlerin bugünlere gelişlerinde yaşadıkları dönüm noktası denilebilecek olayları anlatan ve bu şirketler hakkında bilgi edinmemizi (kurucuları, kaç kere el değiştirdiğini, ürünlerini vs.) sağlayan faydalı bir kitap. Özellikle iş kurmak isteyen veya işini geliştirmek isteyen girişimciler için de başvuru niteliğinde bir kitap olabilir. Çünkü kitap işletmelerin başarıları kadar yaşadıkları başarısız kampanya süreçlerine de yer vermiş ve ders almak isteyen kişiler için gerçekten öğretici olmuş.
Bu arada kitabın ilk baskısı 2007'de basılmış ama yurtdışı basımı biraz daha eski tarihli olmalı ki Google 'ı ilk 50 'de göremezseniz şaşırmayın.
İyi okumalar dilerim.

KİTAP YORUMLARI - YAŞAMA YETİŞEMEYENLERE MUCİZE ÇÖZÜM HİKAYELERİ



Ayşenur Yazıcı 'nın okuduğum ilk kitabıdır. Kitapta Back-up servisine müşterilerden gelen gerçek talepler ve bunların bu servis tarafından karşılanışı anlatılmaktadır. Kitapta verilen olayların ilginçliğinin ve doğallığının yanında aynı zamanda her olayda gizli bir reklâmın yapıldığını yani Back-up servisinin gerekliliğinin ve getirilerinin tekrarlanarak anlatıldığını görmek biraz garibime gitti açıkçası. Bu hizmet servisi bu kitabın basımını destekleyip desteklemediğini bilmiyorum ama kitabın başlığı "21. yüzyılda Back-up hizmeti" diye olsaydı daha önyargılı yaklaşılır diye hizmetin açık bir destek vermemiş olabileceğini düşündürtmüyor da değil.
Her şeye rağmen kitap, can sıkıntınızı giderebilecek ve kimi ilginç ve sizin de uzun zamandır merak ettiğiniz bilgileri öğrenmenizi sağlayabilecek güzel bir içeriğe sahip.

KİTAP YORUMLARI - SOKRATES YÖNETİMİ


Kitabın içeriğinin kapak yazısında verildiği gibi etkileyici olduğunu (en azından biz Türk okuyucular için) düşünmüyorum. 7 ana başlıkta ve her başlığın altında 10 kadar madde ile okuyucuya Sokrates'in öğretilerini anlatmaya çalışan bir kitap. Fakat çok başarılı olduğunu söylemek güç. Kitabın başında Sokrates'i tanımak adında güzel bilgiler var diyebilirim fakat daha sonrası soyut kalmış ve çok havada kalıyor. Kitabın bende bıraktığı tek iz; Sokrates'i daha iyi tanıyabilmek için öğrencisi Platon'un kaleme aldığı ve Sokrates'in gündelik diyaloglarının anlatıldığı eserlerin toplandığı "Diyaloglar" serisini bir an önce edinmem gerektiğidir.
Türk okuyuculara bu kitabın katacağı çok fazla bir şey olduğunu düşünmüyorum. Onun yerine bizi daha iyi tanıyan Türk yazarların (Üstün Dökmen, Ahmet Şerif İzgören, Melih Arat vb.) kitaplarını okuyarak hem kendimizle ilgili daha çok ortak nokta bulabiliriz hem de kişisel gelişimimiz kültürümüzle, değerlerimizle, kısacası bizi biz yapan her şeyle daha sağlıklı ilerleyebilir.

KİTAP YORUMLARI - GELECEĞİN ORGANİZASYONUNU YARATMAK


Ahmet Şerif İzgören 'in okuduğum ilk kitabıdır. Bir devlet kurumunda yapılan iyileştirmelerin adım adım tüm aşamalarıyla anlatıldığı kitap kurumsallaşmak isteyen özel sektör şirketleri ve kamu kurumları için başvuru niteliğinde bir kitap. Özellikle kamu kurumlarımız bu kitapta yer alan başarı öyküsünü rehber niteliğinde kabul etmelidir.
Biz okuyucu kitlesi için ise çok akıcı olmayan, kimi zaman devlet içindeki bürokrasi ve verimsizliğin örneklerini bulabileceğiniz ve en önemlisi de bu ülkede özelleştirmeye niçin gidildiği sorusunun yanıtını somut bir örnekle bulabileceğimiz bir kitap. Bu kitap gösteriyor ki tüm kurumlarımız bu kitaptaki gibi bir kurumsallaşma sürecine girmediği takdirde "kamu kurumu" kavramının tedavülden kalkmaması için hiç bir neden yok.
İyi okumalar diliyorum...

KİTAP YORUMLARI - BUYOLOGY


Pazarlama dünyasında satın alımlarımızı etkileyen etkenler üzerine yazılmış gerçekten büyük bir emek ve para harcanarak yazılmış bir kitap. Firmaların tüketiciyi alışveriş ve tüketim çılgınlığına sürüklemek için ne gibi yöntemler izlediğine dair bilgileri bu kitapta pazarlama dünyasının uzmanlarından olan yazarın ağzından okuyacaksınız. Kitap hem tüketicileri etkilemek isteyen üreticiler hem de satın alma kararlarını daha mantıklı temeller üzerine oturtmak isteyen biz tüketiciler için güzel bir kitap. Ayrıca yazarın kitap içinde pazarlamada "etik"likten söz etmesi de "para kazanmak için her şey mubahtır" anlayışına karşı atılmış bir adım diye değerlendirmek yanlış olmaz.
İyi okumalar.

KİTAP YORUMLARI - SAATSİZ ÜLKE


Zaman kavramı ve insan hayatı üzerindeki etkileri üzerine sade ve anlaşılır dille yazılmış güzel bir roman. Hayatımızda "zaman" kavramının yerini, bu kavramın hayatımızı gizli bir güçmüşçesine nasıl yönettiğini ve adeta bu kavramın nasıl bağımlısı olduğumuzu bu kitabın sayfalarına bulacaksınız. Sabah 7 'de sabah oldu diye kalkmanın akşam 12'den önce henüz yatma vaktim gelmedi diyerek yatmamanın bizi zamanın etkisi altında olduğumuzu gösterdiğinin farkına bu kitabı okuyunca vardım. Kitabın bu teze karşı anti tezi zamana bağlı kalmadan uykumuz geldiğinde yatıp uykumuzu aldığımızda kalkmamızdır. Bu tez üzerinden gelişen olaylar kitapta kısa kısa işlenmiştir.
Son 50 sayfa hariç roman boyunca heyecan ve macera aramamanızı öneririm, fakat son sayfalarda gelişen olaylar polisiye romanlarına taş çıkartırcasına. Ayrıca zamanı takip etmemizi sağlayan saat-takvim sistemlerinin yokluğunda zamanımızı anlayabilmemiz için geliştirilebilmiş yarı hayali çözüm önerileri de okuyucunun dikkatini çekebilir.
Her şeye rağmen bir hafta sonu yarım günde bitirilebilecek kısa bölümlerden oluşan hoş bir kitap. Her ne kadar doyurucu bulmasam da zihinlerde oluşturacağı "hayatımızı zaman ekseninden çıkarmalı mıyım?" sorusu hayatımızın anlamını sorgulamamız açısından anlamlı bir soru.

KİTAP YORUMLARI - LADESÇİ


Sade ve basit dille, gündelik yaşamda sıkça karşılaşılan sıradan olayları ustalıkla kaleme almış yazar. Olayları anlatırken de ana konulara yani başarı, inanç, azim ve dürüstlük gibi konulara değmeden geçmemiş mesleğinin gereği olarak.
Kitabın sonu ise tahmin edemeyeceğimiz bir şekilde bitiyor desem abartmış olmam herhalde. Romanın kahramanlarından Cemil kararını veriyor ve bu meslek de yapılır mı dedirtircesine kaybolan bir meslek dalında hayata atılıyor seçiyor ve Cemil'in yaşadıklarıyla Üstün Hoca bize neyi seçersek seçelim her durumda başarıya gidilecek bir yolun olduğunu satır aralarında anlatıyor. Zihnimizi dağıtmak için, çok enerji gerektirmeden okunabilecek hoş bir kitap.
"Önemli olan neyi değil nasıl yaptığın önemli" sözünü bir kez daha hatırlatıyor kitap bize..

KİTAP YORUMLARI - YEŞİL & OĞLU MURAT YILDIRIM'IN KALEMİNDEN


YEŞİL hakkında okuduğum ikinci kitaptı. İlki başka bir yazar tarafından yazıldığı için karşılaştırma şansı da buldum. Bu kitap hakkında denebilir ki yanlı ve YEŞİL 'i temizlemek için yazılmış bir kitap. Fakat bahsettiğimiz kişi hakkında yıllardır söylenmedik şey kalmadı ve kimsede çıkıp savunamadı. İyi kötü bir dönem vatan için mücadele etmiş bir kişi ve eleştiride sınırımızı bilmeliyiz diye düşünüyorum. Doğudaki cinayetlere adı karıştığı söylense de hiç bir şeyin iyi ya da kötü yönde kanıtı yok.
Oğlunun kitabı yazmasının avantajlarından biri YEŞİL 'in ailesinin yaşadıklarını öğrenmemiz. PKK'nın dönem dönem yazarı ve kardeşini tehdit etmesi, üniversiteyi bırakmalarına bile sebep olması, YEŞİL 'in zamanında birilerinin kovanına çomak soktuğunu destekler nitelikte.
YEŞİL iyidir kötüdür, biz bunun yorumunu yapmaktansa bu kitabı ve benzerlerini okuyalım, bu hayatı anlamaya çalışalım. Belki bir yerlerde kendimize dair bir şeyler görür ve onu daha iyi anlarız.
Hepinize iyi okumalar.

KİTAP YORUMLARI - BİR DÖNÜŞÜM ÖYKÜSÜ


Kitabı almak konusunda başta kararsız kalmıştım, çünkü yazarların yanlı olması beni de yönlendirebilirdi. Fakat yazarları da araştırdığımda almam gereken bir kitap olduğuna karar verdim ve aldım,okudum.okuduğuma da pişman olmadım, bizi yöneten bir kişinin nasıl bir ortamdan geldiğini az çok öğrendim.kitabı okuyunca Erdoğan'ın ister sevin ister sevmeyin ama halka nasıl bu kadar yakın olduğunu anlayabiliyorsunuz.kimisine göre Amerika ‘dan el aldığı için başbakan oldu kimisine göre memlekete irtica getirecek.ne derseniz deyin, bu sebepler bu kitabı okumak için engel değil.
Sağcısınızdır solcusunuzdur o sizin seçiminiz, ama bu gibi biyografi kitaplarından her kesimin alacağı bir faydanın var olduğuna inanırım.
İyi okumalar.

KİTAP YORUMLARI - BİLİMSEL YÖNETİMİN İLKELERİ



F.W. Taylor literatürde endüstri mühendisliğinin babası olarak geçer. Her endüstri mühendisi adayının ve endüstri mühendisinin hakkında bilgi edinmesi gereken kişilerden biri olan F. Taylor hakkında bu kitapta kısa ve öz bilgiler verilmektedir. Dahası endüstri mühendisliğinin temellerinden olan iş-zaman etüdü ve planlama gibi konuların kavram olarak ortaya çıkmasına zemin hazırlayan nedenlerden ve dönemin koşullarından bahsedilmiştir.
Kitabı okuduktan sonra, endüstri mühendisliğinin insanları kapitalizmin kuklası yapan mı yoksa iş hayatını daha planlı ve disiplinler arası bir ortam haline getiren bir meslek mi olduğuna dair karar vermek yorumunuza kalmış.


KİTAP YORUMLARI - AMAÇ


Ben diyorum ki bu kitap her endüstri mühendisi tarafından okunmalı. Kısıtlar teorisi gibi bilimsel bir kuralı roman tarzında veren yazar, kitabı her okuyucu tarafından anlaşılır kılmış. Bölümler arasındaki kopukluk zaman zaman dikkatinizi toparlayamamanıza sebep oluyor fakat zaten bu gibi iş kitaplarında da edebi dilden öte içeriğe önem verilmesi kitabın daha geniş kitleler tarafından anlaşılmasına olanak tanımaktadır.
Kitabın sonunda verilen söyleşide bahsi geçen her sektörden başarı hikâyeleri, kısıtlar teorisini fabrika duvarları arasında makine gürültülerine hapsetmeden gündelik hayatta karşılaşılan her probleme uygulanabileceğini ispatlıyor. Tüm okuyucuların optimum verim alması dileğiyle.

KİTAP YORUMLARI - BAB-I ESRAR


Bir kitap için bu kadar araştırma yapılması bile takdire değer. Ahmet Ümit in dini inancı nedir bilmem ama Mevlevilik üzerine yaptığı araştırmalardan elde ettiği verileri olayın üzerine öyle güzel serpiştirmiş ki bir ara okuduğumun roman değil tamamen gerçek bir hayattan alıntı yapıldığını düşündüm.
Mevlana hazretlerini ve Şems-i Tebrizi' yi benim gibi iyi tanımayan arkadaşların kafalarını ciddi derecede karıştırabilecek bir kitap.Roman da geçen bazı bilgilerin şu an bile gerçek olup olmadığını bilmiyorum, çünkü roman beynimi o derece ele geçirmiş yani. Bir solukta okunabilecek, sonu her ne kadar etkileyici olmasa da yer yer Anadolumuz ile ilgili bilgiler veren sürükleyici ve doyurucu bir kitap.

KİTAP YORUMLARI - BRÜKSEL LAHANASI


O ana kadar okuduğum ilk en kalın kitaplardan biri diyebilirim. Gerçekten akıcı bir kitap ve önceki sayfalarda neler geçmişti diye geriye dönüp bakmak zorunda kalmıyorsunuz. Türk polisinin kitaptaki kurgudaki yeri gerçekten göğsümüzü kabartacak cinsten. Ama kurgu biraz daha derin olabilirdi çünkü olayların çözülüş şeklini bazen garipseyebiliyorsunuz, tabi bu sizin kitaptan ne beklediğinize de bağlı. Herşeye rağmen bir hafta sonu kitabı ya da uyumadan önce gün içindeki olumsuz herşeyi unutmanızı sağlayacak şekilde sizi kendine bağlayan sürükleyici bir kitap. Tavsiye ederim.

KİTAP YORUMLARI - GERÇEK YAŞAM ÖYKÜLERİ


Hayatın her kesiminden inanamayacağınız kadar çok öyküye yer verilmiş kitapta. Kişisel gelişim kitaplarında genelde maddeler verilir, kitabı kapayın ve şu kadar sürede şunları yapın diye talimatlar verir ama bu kitapta yazar önce hayatın belirli bir kesiminden ilgili başarı öyküsünü yazıyor arkasından o öyküden veya öykülerden çıkarılması gereken noktalara yer veriyor ve böylece tekrar etmiş oluyorsunuz. Sıkılmadan okuyabileceğiniz, sıkıldıkça açıp tekrar tekrar okuyabileceğiniz başucu kitabı olarak tutabileceğiniz faydalı bir eser.

KİTAP YORUMLARI - KÜLLER ALTINDA YAKIN TARİH 1



Küller Altında Yakın Tarih serisinin birincisi olan bu kitapta yazar tarihteki bamteli sayılabilecek noktalara değinmiş ve aksi sayılabilecek iddialarını da kaynak göstererek sunmuştur. Arka kapaktaki konu başlıklarının çektiği ilgiyi kitabı okurken de kaybetmiyorsunuz. Tarihe olan ilgiyi arttırabilecek, yalın bir dille yazılmış ve tarihle yakın olmayan kişilere bile olaylarla ilgili bilgi ve altyapıyı sıkmadan verebilen bir eser. Olayların birbirinden bağımsız olması da kitaba verilen aralar sonrasında tekrar konsantre olmayı kolaylaştırıyor. Yazarın tarih konusundaki eserleri de göz önüne alındığında değer verilmesi gereken eserlerinden biri de bu kitabıdır.

KİTAP YORUMLARI - SİZ KİMİ KANDIRIYORSUNUZ


Soner Yalçın'ın okuduğum ilk kitabı. İnanılmaz bir konu çeşitliliğine sahip ve okurken sıkılmıyorsunuz. Yazarın ayrıca gösterdiği kaynakları okuyunca onun araştırmacılığına şaşırıp kalıyorsunuz. Bir insan tarih araştırır, politika hakkında araştırır, sanata meraklıdır ama bir insan bir kitapta bu konuları aynı hassasiyette konu alıyorsa gerçekten o kitap okunması gerekenler arasındadır yazarda bir teşekkürü hak ediyordur. Okurken zaman zaman yazarın objektiflikten çıktığını hisseder gibi oluyorsunuz ama gösterdiği kaynaklar karşısında hisleriniz ve aklınız arasında kalıyorsunuz. Her şeye rağmen okunmaya değer, her türden bilgi çeşitliliğine sahip güzel bir araştırmanın ürünü.

KİTAP YORUMLARI - BOĞAZIN ŞÖVALYESİ


Üzeyir Garih 'in hayatından kesitler vermesi itibariyle biyoğrafi, kurban gittiği ve hala çözülemeyen cinayetle ilgili roman tadında verdiği bilgilerle de polisiye tadında bir kitap. Üzeyir Garih 'in öğrencilik hayatından başlayarak bilgiler veren kitapta yer yer Garih 'in 47 yıllık dostu İshak Alaton ile yapılan söyleşiden kesitlere de yer verilmiş.Üç kutsal dine de derin bir saygı ve inanç beslendiği söylenilen rahmetlinin hakkında yazılan bu kitabın okunması bize de zaman zaman yol gösterecek ayrıntılara sahip olmamıza vesile olacaktır.

KİTAP YORUMLARI - DÜNDEN BUGÜNE NECMETTİN ERBAKAN


Her kimin olursa olsun her türlü biyografi kitabının okunması taraftarıyım. Necmettin Erbakan niyeti iyidir kötüdür bu Allah ile onun arasında ama bilinmesi gereken bir şey var ki bu topluma sanayi alanında çok şey katmış olması. Neden hep gazetelerde dergilerde siyasi yönü vardır Erbakan'ın artık anlamıyorum, neden geçmişte ülke ekonomisinden yaptıklarından bahsedilmez. Politika arenasında hata yapması onun geçmişteki başarılarını da siler süpürür mü? Ne zaman kişilere önyargılardan kurtulup bakmayı öğreneceğiz?
Yazar kimi yerde Erbakan 'a "hocam" diyerek ona olan bağlılığını göstermiş kimi yerde de Erbakan'ın hareketlerinde bazen aşırıya giderek kendi sonunu hazırladığına değinmiş. Hukuk ta eğer %50 ye %50 (Avrupa’nın birçok ülkesinde ve İslam hukukunda) ise karar sanığın lehine verilir o yüzde diyebilirim ki yazar kitabın objektifliğini çok etkilememiştir.
Her biyografi kitabı okunmalı, ister Hitler gibi bir caninin kitabı olsun, ister bir iş adamının, ister bir din âliminin, ister bir futbolcunun isterse bir askerin. Emin olun kendinizle ilgili bir şeyler bulursunuz, bu da öğle kitaplardan biri. Bu kitabı okumak için Milli Görüşçü bir kökenden gelmeye gerek yok, vatanını milletini seven ama hayatının geri kalan kısmında kısmen de olsa kendini tüketen bir siyasinin hayatı.
Her şeye rağmen okumaya değer.

KİTAP YORUMLARI - GİZEMLİ PATRON


Kitap biyografi türü olarak biraz yüzeysel kalmış. Ama verdiği bilgiler de Karamehmet 'in nasıl bir kişi olduğunu anlatmaya yeterince yardımcı oluyor. Türkiye'nin SABANCI ‘sı KOÇ ‘u var tamam ama bu kitap bize hatırlatıyor ki bu ülkenin KARAMEHMET ‘i de var. Geçmişte devlet ile sorun yaşamış olması ve medya da fazla gözükmemesi hakkında çeşitli dedikodulara yol açsa da, o Türkiye de ilklere imza atan biri ve bu gidişle atmaya da devam edecek.
Karamehmet ‘in hatasıyla sevabıyla, sahip olduğu şirketlerle, kurduğu ilişkilerle ve bilhassa da yapılacak bir röportaj ile birinci ağızdan alınan bilgiler ışığında hazırlanacak bir kitap çok daha doyurucu ve tatmin edici olacaktır.

KİTAP YORUMLARI - BÜYÜK OSMANLI'NIN MUHTEŞEM SULTANI


Okuduğum en ağır biyografi kitabıydı. Adından ve arka kapak yazısından anlaşılacağı üzere Kanuni 'nin hayatı ve kişisel özellikleri üzerine kurulu olması düşünülen bir kitap. Ama yazar o dönemde yaşanan olaylar arasında o kadar boğulmuş ki yazar, kitabın biyografi kitabı olduğunu anlayamıyorsunuz. Üstelik dili de herkesimden kişinin okuması için oldukça ağır sayılır. Biyografi kitapları bana okumayı sevdirdiği halde bu kitabı sırf bitirmiş olmak için bitirdim.
Kanuni okunması ve idrak edilmesi gereken bir hayata sahip ama başka kitaplar almanızı tavsiye ederim.

KİTAP YORUMLARI - İMPARATORLUĞUN SON AKŞAMI


Türkiye ’nin belki de en karanlıkta kalan dönemi ile ilgili bir kitap. Vatanı korumakla vatanı sevmenin farklı şeyler olduğunu üzerine basa basa anlatan bir tarihi roman. Tarihi sevdiren ender romanlardan biri diyebilirim. Yazarının adını bile duymamıştım ama çok güzel bir eser ortaya koymuş. Vatan için hizmet eden,her ne kadar bazen çıkar çatışmaları içinde kalıp bunalımlar geçirse de ömrünün sonuna kadar vatan sevgisini kalbinden çıkarmayan bir askerin hikayesi. Tarihi yeni nesillere sevdirmek istiyorsak bu tarzda yazılan kitaplarımızın sayısı artmalı.

KİTAP YORUMLARI - DOKUNMAYIN PORTAKALİME


Bu kitabı okumadan kürtlere kısacası doğudaki halkımıza teröre verdiği destek için kızıyordum ve onları acımasızca eleştirebiliyordum.Ama bu kitabı okuyunca gördüm ki bizde de en az onlar kadar hata var ve yazar bunu çok güzel anlatmış.Doğudaki halkımızın tek isteğinin sevgi ve şefkat olduğunu üstüne basa basa vurgulamış.Gerçekten mükemmel bir kitap,bir solukta okuyacağınızdan şüpheniz olmasın..

ASKERDE İHTİYACINIZ OLABİLECEK MALZEMELER

Merhabalar arkadaşlar;

İnsanoğlunun hayatı devam ettikçe ihtiyaçları da bitmiyor. Bu ihtiyaçlar yerine ve zamanına göre değişse de asıl olan şu ki her ihtiyacı her an karşılamamız bazı durumlarda zor olabilir. Askerlik de ihtiyaçların hepsinin karşılanmasının imkânsız olduğu yerlerden biri. Burada önemli olan sivildeki hayatınızda ihtiyaçlarınızın temelini oluşturma noktaları belirlemek ve askerde de bu tip ihtiyaçlarınızı giderebilmek için gerekli malzemeyi almaktır.

Size askerlik döneminde bize verilen malzemeler ile alınması halinde hayatınızı kolaylaştırabilecek malzemeleri açıklamalarıyla birlikte yazmaya çalıştım. Bize verilen malzemelerde hatırlayamadığım ya da eksik yazdığım malzemeler olabilir. Hatırladıkça bu listeyi güncellerim. Tavsiye ettiğim malzemeler ise bazıları için çok saçma gelse de askerde karşılaşacağınız koşulları önceden tahmin edemediğiniz için tedbir amacıyla dahi olsa alınabilir. Çünkü askerde özgürlüğünüz elinizde olmadığı için ihtiyaç halinde o ihtiyacı gideremeyebilirsiniz. Maddi durumunuz elverdiğince askerliğinize 15 gün kaldığında bu ihtiyaçlarınızı gidermeye başlamanız sizin için iyi olacaktır.

Dikkat çekmek istediğim bir diğer nokta ise bu malzemelerin kullanımı ve muhafaza edilmesi. Askerde herkes eşit koşullarda ve kimsenin diğerinden farkı kalmıyor. Bu koşullarda siz de sivilde konuşmayacağınız kişi ile dahi ilişki geliştirmek istiyorsunuz. Bu ilişkiyi başlatmak için ise ya da sadece iyilik yapabilmek için ayakkabı boyası, şampuan, diş macunu gibi çoğul kullanılabilecek malzemelerinizi paylaşmak isteyebilirsiniz. Fakat iyi niyetinizi suiistimal edebilecek kişiler emin olun olacaktır. Siz yokken dolabınızdan ayakkabı boyanız alınıp kullanılabilir ya da bir bakmışınız şampuanınız bitmiş. Bunlar her zaman hırsızlık niyetiyle yapılmaz veya sizin iyi niyetinize güvenerek yapılabilir fakat size önerim sahip olduğunuz her malzemeyi maddi durumunuz ne olursa olsun iktisatlı bir şekilde kullanmanızdır. O yüzden size cimrilik yapın ya da başkalarının kalbini kırın demiyorum ama kimsenin ne malını kullanın ne de sizden her isteyene malınızı verin. Aşırı güleryüz bu konuda aleyhinize olacaktır. Çoğu usta asker ayakkabı boyası şampuan gibi ihtiyaçlarını yeniler üzerinden karşılamayı alışkanlık haline getirmiştir. Bu konuda size eleştiri gelse de duymazlıktan gelin.

Bu eşyalarınızın çoğu dolabınızda saklanacak ve dolabınızı da kilitleyemeyeceksiniz. Yani ortak kullanıma açık bir dolabınız olacak. Onun için mümkün olduğunca çok kişinin olduğu zamanlar dolabınızdan eşyanızı almayın ki elini atan herkes istediğini bulamasın. Benim gibi karakolda askerlik yaparsanız eşyalarınızı muhafaza etmek biraz daha kolay ama bölük veya alaydaysanız biraz daha dikkatli olmanız gerekebilir. Sözü daha fazla uzatmadan bu ihtiyaçları elimden geldiğince anlaşılır bir şekilde yazayım.

Muğla İl Jandarma Komutanlığı’na teslim olduğumuzda bize verilenler;
-1 Adet Eşyalarımızı Koymak İçin Büyük Valiz
-1 Adet Alt Üst Kamuflaj
-1 Adet Kep
-1 Çift Bot
-1 Çift Siyah Çorap
-1 Adet Duş Havlusu
-1 Adet El Havlusu
-1 Adet Ayak Havlusu
-1 Adet Sanino Marka Diş Macunu ve Diş Fırçası
-1 Takım Eşofman
-1 Adet Eşofmanların Renginde Şort
-1 Çift Spor Ayakkabı
-1 Adet Hastaneye Yatmamız Durumunda Giymemiz İçin Pijama Takımı
-1 Adet Hastaneye Yatmamız Durumunda Giymemiz İçin Kısa Kollu Fanila
-1 adet Haki Renkli Paçalı Külot
-1 Adet Haki Renkli Yazlık Kısa Kollu Fanila
-1 Adet Krem Renkli Kışlık Yün Don
-1 Adet Krem Renkli Kışlık Uzun Kollu Yün Fanila


Daha sonra 9 TL ücret karşılığı tüm askerlere aldırılan bir malzeme grubu vardı. Bunlar;
-5 Adet Elbise Poşedi ve bir miktar askılık (yanılmıyorsam 5 tane)
-1 Adet Traş Çantası
-1 Adet Jandarma Düdüğü
-1 Adet Siyah Pilot Kalem
-1 Adet Not Defteri
-1 Adet Temiz Çamaşır Torbası
-1 Adet Kirli Çamaşır Torbası
-1 Adet Çamaşır Filesi


Almanızı önerdiğim malzemeler;
-1 Adet Kulak Tıkacı (belki de askerde hayatımı kolaylaştıran en önemli şeydi. koğuşta ses bir an olsun kesilmediği için uyumak zor oluyordu)
-1 Adet Boyun Cüzdanı (askerliğin olmazsa olmazlarından)
-1 Adet Telefon Kartı (gittiğinizde kantinde bulamayabilirsiniz)
-1 Paket Islak Mendil (temizlik vazgeçilmez olacağı için işinize çok yarayacaktır
-1 Paket Cep Islak Mendili (eğitim sırasında temizlenmek için su bulamadığınız zamanlar işinize yarar)
-1 Adet Ayakkabı Boyası (büyük boy alırsanız muhafazası biraz zor olabilir dikkat edin)
-1 Adet Ayakkabı Parlatıcı Sünger (çoğu zaman boyanın yaptığı işi görür)
-1 Adet Tırnak Makası
-1 Adet Cımbız (yüzünüzde çıkan istenmeyen tüyler için kullanabilirsiniz)
-1 Adet Küçük Makas (dikişten tutunda yüzünüzdeki tüyleri kesmeye kadar geniş bir alanda kullanabilirsiniz)
-1 Adet Tuvalet Kağıdı ya da çok amaçlı olarak kullanırım derseniz 1 Rulo Mutfak Peçetesi (tuvaletlerde çoğu zaman peçete olmuyor ne yazık ki)
-1 Adet El Temizleme Jeli (benim için hijyen önemi diyen arkadaşlar için)
-Yedek Olarak Birkaç Tane Elbise Askısı (elbise sayınıza göre değişir)
-Tıraş Takımınız (jilet (sakalım sert olduğu için jilet fusion almıştım ve işimi gördü), kolonya, köpük vs.)
-1 Adet Jilet (banyoda kullanmak için)
-1 Adet Deodorant (defileye çıkmıyorsunuz sonuçta ama kendi ter kokunuzdan rahatsız olduğunuz durumlar olmuyor değil)
-1 Adet Limon Kolonyası (ferahlamak istediğiniz zamanlarda işinizi görecektir. Traş kolonyası olarak da kullanabilirsiniz)
-1 Adet Ufak Cep Aynalarından (tuvalet uzak olabilir ve o yüzden ufak bakım işlerini bu ayna ile yapabilirsiniz)
-1 Adet El Sabunu ve Sabunluk (tuvaletlerde sabun çoğu zaman bitmiş olacaktır)
-1 Adet Sıvı Sabun (sabuna alternatif olabilir, benim işimi görmüştü)
-1 Adet Şampuan (ucuzundan alabilirsiniz çünkü saçlarınız genelde kısa olacak)
-1 Adet Duş Jeli ya da Duş İçin Kullanabileceğiniz Sabunlardan (hacışakir, duru vs.)
-1 Adet Tabanlık (mevsimine göre değişebilir fakat bütçeniz yeterliyse silikon olanlardan alabilirsiniz. Bot vurmasın diye 1 numara büyük aldım ve altına keçe tabanlık koyunca sorun çıkarmadı)
-1 Adet Vazelin (hem elinizdeki ve yüzünüzdeki çatlaklar için hem botunuzun yumuşaması için ilk bir hafta yatmadan sürebilirsiniz hem de bot ayağınıza vurduğunda oluşacak yaralar için)
-1 Adet El Kremi (masraf olmasın derseniz vazelin de aynı işi görüyor)
-Diş Macunu ve Fırçası (size verilenler çoğu arkadaşın işini görmeyebilir)
-1 Adet Siyah Renkli Marker Kalem (çantanıza, kepinize, elbisenize isminizi yazman için gerekli olabilir)
-Dikiş Seti
-1 Adet Haki Renk Boğazlık ve Kamuflaj Bere (kış dönemindeki nöbetlerde çok yararlı olacaktır)
-2 Adet kilit (biri valiz diğeri bot için)
-5-6 çift Siyah Asker Çorabı (uzun boyunlu olsun ki botun bağcık bölgesinin üstünden bacaklarınız gözükmesin. ayrıca kış dönemi gidiyorsanız biraz daha kalın alabilirsiniz)
-5-6 Adet Haki Renkli İç Çamaşırı (slip ya da paçalı külot şeklinde olabilir, seçim sizin)
-5-6 Adet Haki Renkli Yazlık Kısa Kollu Fanila
-1-2 Adet Haki Renkli Kışlık Yün Uzun Kollu Fanila (mevsimine göre)
-1-2 Adet Haki Renkli Kışlık Yün Don (mevsimine göre)
-1 Adet El Havlusu (size verilen havlu kalitesiz olabiliyor ya da kirlenince kullanmak için)
-1 Adet Ayak Bakımı İçin Krem (gün boyu ayaklarınız botun içinde olabileceği için mantar olma ihtimaliniz çok fazla)
-1 Tablet Ağrı Kesici ve Birkaç Gribex, Tylolhot Tarzı Grip İçin Toz (girişte arama yapılırken yakalanırsa alırlar ama ihtiyacınız olacak. çünkü revire çıkmak her zaman kolay olmayabilir)
-1 Adet Kan Taşı (sabahları sakal tıraşını genelde acele içinde yapacağınız için kendinizi kesmeniz muhtemel)


Aklıma geldiği kadarıyla işinize yarayabileceğini düşündüğüm malzemeleri yazmaya çalıştım. Eksiklerim olabilir fakat bir işportacıya bile gitseniz size bu konuda fikir verebilir J Benim buradaki bir diğer amacım sivilde iken belirli bir hayat standardına alışmış arkadaşlara ayrıca yardımcı olabilmekti. Ebetteki sivildeki hayatı askerde sürdürebilmek imkânsız ama elden geldiğince ihtiyaçlarınızı giderirseniz askerliğiniz daha rahat geçer.

Hepinize hayırlı teskereler dilerim.

Taşınıyorum..

Yılı neredeyse yarıladık ve bu yazımda size yeni yıl hedeflerimden biri olan ve artık olgunluk aşamasına gelen Yeni Blog planımdan bahsedece...